G.Saray'da skor olarak da ama özellikle futbol performansı olarak da müthiş bir çöküş izliyoruz. Art arda gelen sakatlıklar hâlâ açıklanamadı. Muhtemelen yanlış idman ya da eksik veya fazla yüklemenin sonucu.
Takımda ne ruh kalmış ne de disiplin... Bazı oyuncular, yavaş yavaş eriyorlar. Rodrigues, sezon başı farklıydı ama haftalardır hayaleti oynuyor. Dün geceki gol umudu Sinan, sahada var mıydı, yok muydu belli değil. Selçuk oynuyormuş gibi yapıyor, koşuyormuş gibi yapıyor ama aslında hiçbir şey yapmıyor.
Sağ kanatta biraz Mariano-Linnes bir şeyler yapmaya çalıştılar hepsi bu. Ozan diyoruz, genç çocuk diyoruz, kazanalım diyoruz, ama art arda maçlarda manasız penaltılar yapıyor.
Hâlâ mı savunacağız. Her zaman papaz pilav yemiyor. Donk da ileri geçti ama komik duruma düştü.
Büyük başarılarda, büyük zaferlerde mimar Terim'di... Medya ve Galatasaray kamuoyu, ona İmparator adını taktı. Ama İmparator'un aslanları, yavaş yavaş kediye dönüşüyor. Üstelik bazıları sürekli hastalanan, telef olan kedilere dönüşmüş durumda. Ne Terim ne de başkası, kadro eksik, oyuncular yetersiz bahanesine sığınmasınlar...
Hele hele konsantrasyon bahanesine hiç sığınmasınlar. Schalke maçında tarihi farktan Muslera ve Fransız hakem kurtardı.
Ama dün gece Malatya'da sahada onlar da yoktu. Sonuçta Galatasaray puan cetvelinde iyi bir yerde görünse de için için hissedilen, kokusu yavaş yavaş çıkan, dramatik bir çöküş var. Halis Özkahya, Mariano'ya neden kart gösterdi hâlâ anlayamıyorum.
Faul var ama takıldığı için var. Kart yanlış... Peki, Ndiaye atağa kalkarken, boynundan çeken Ahmed Ildız'a niye ikinci sarı kartı gösterip, oyundan atmadı, hâlâ anlamış değilim.