Beşiktaş, ikinci yarıda oynamaya başladı ve rakibini sürklase etti. Aslında dün gecenin özeti bu... Peki ikinci yarıda ne oldu? İlk kıvılcımı devre arası oyuna giren Babel çaktı. Topu yere indirdiler, Ljajic bütün organizasyonu üstlendi ve rakip sürklase oldu. Peki ilk yarıda ne oldu? Futbol adına hiçbir şey. Bu yarıda Beşiktaş, hücum organizasyonu olarak sahada yoktu. Gökhan Töre ile başladılar ama onun mazereti var; neredeyse 1.5-2 yıldır oynamıyor. Ayrıca göbekten oynayalım dediler, sıkıştılar kaldılar. Bütün bunlara Larin'in sırtı dönük oynayamama özelliği de eklenince Beşiktaş hiçbir şey üretemedi. Ama ikinci yarının hemen başında Babel dar açıdan topun dibine girerek klas bir gol attı. Zaten kendisinden kalite olarak çok ama çok düşük bir takıma karşı ilk golü bulunca da arkası çorap söküğü gibi geliyor. Bir duran topta golü Pepe'den beklerdik ama bu sefer gol diğer stoper Roco'dan geldi. Parantez açmamız gereken üç isim var; ilki Karius'un cepheden Türkiye'nin en iyi kalecisi olduğu... Diğeri Adem Ljajic'in çok akıllı ve yaratıcı bir oyuncu olduğu ve son olarak da alkışların ve saygının en büyüğü Medel'e... Futbola yeni başlamış bir delikanlı gibi oynuyor. Her yerde o var, her mücadelenin içinde.
Sonuçta; Beşiktaş ilk maçı kazasız geçirdi ama son 20 dakika rakibe verdiği pozisyonlar hele hele son saniyede yediği gol düşündürücü. Şenol Hoca'nın önlem alması lazım. Her rakip, Sarpsborg gibi deneyimsiz ya da düşük kalitede değil.
Maç hakem için çok kolaydı. Macar hakem yetenekli bir isim. Kusursuza yakın yönetti.