Dün kupayı bence daha çok isteyen taraf kazandı... Aslında çok isteyen taraf hak etti mi, orası tartışılır... Zira Galatasaray ikinci yarı Sneijder çıktıktan sonra üzüntü verici bir tablo sergiledi. Galatasaray, Sneijder yoksa tipik bir Anadolu takımı gibi oynuyor... Galatasaray oyuna ilk 20 dakika çok iyi başladı. Oyunu kontrol etti, özellikle Şener'in tarafını Yasin'le, Podolski'yle, Sneijder'le çok iyi kullandı ve 31. dakikada da hak ettikleri golü buluverdiler. Bir kornerde Hasan Ali ön direği geç terkedip, ofsaytı bozunca Podolski golü yaptı. Bu golden sonra Fenerbahçe, oyunda dengeyi kurdu. Kontrolü eline aldı ve Galatasaray'ın Sneijder'in sakatlandığı ikinci yarıya kadar başka bir atağı olmadı. Ama ikinci yarı Galatasaray için çok sıkıntılıydı. Duvar tenisi gibi Galatasaray'ın vurduğu tüm toplar, Fenerbahçe'den döndü. Galatasaray ileride topu tutamadı. Organize olamadılar. Pereira da hem Markovic'i hem de Gökhan'ı sahaya sürüp inanılmaz bir baskı oluşturdu. Ba'nın vurup da direkten dönen top Galatasaray için şans anıydı.
İkinci yarı Fenerbahçe'nin golü bulması lazımdı. Seyreden herkes bu güneşe kar dayanmaz diyordu ki Galatasaray; Sabri'yi, Linnes'i, Chedjou'yu peyder pey sahaya sürüp Fenerbahçe'yi durdurmaya çalıştı. Fenerbahçe için ilk yarıda konsantre olamadılar diyebiliriz. Ama ikinci yarıda pekala maçı çevirebilirlerdi. Van Persie'nin ne kadar manasız bir transfer olduğunu dün gece bir kez daha gördük. İlk yarıda oyunda kaldı ama babası oynasa herhalde daha etkili olurdu. Sonuçta dün geceki kupayla Galatasaray hem prestijini kurtardı hem de Avrupa cezasını tamamlamış oldu. Asıl sıkıntı bundan sonra sanırım Fenerbahçe'de. Her daim ikinci oluyorlar...
Türkiye Ligi'nde ikinci, kupada ikinci, basketbolda ikinci... Bu dakikadan sonra Pereira'yı Fenerbahçe'nin başında tutmak çok zor olacağa benziyor.
METE KALKAVAN İYİ NİYETLİ
Hakem Mete Kalkavan iyi niyetli bir hakem... Oyuncuların hem saygısı hem de sevgisi var. Faul tespitleri de yerinde. Ama bu tür maçlarda öyle gereksiz ufak ufak hatalar yapıyor ki bir an mükemmellikten uzaklaşıyor. Kornerler, taçlar, birkaç faul... O kadar net ki ama Mete yanlış karar veriyor. Adeta okyanusu geçip, derede boğuluyor. Ama her şeye rağmen bu ufak hatalarına karşın başarılı bulduğumu söylemek isterim.