Fenerbahçe tarihindeki belki de en önemli ve en ezici şampiyonluğunu aldı. Bunca yıldır futbolun içindeyim ama daha Nisan ayında şampiyon olan bir takımı hatırlamıyorum. Üstelik üç senedir şike sürecinin yarattığı travmayla boğuşan F.Bahçe, kendisi kadar güçlü G.Saray'ı sürklase edip mutlu sona ulaştı. Bu başarı tüm camianın. Taraftarından Aziz Yıldırım'a, Ersun Yanal'dan malzemecisine kadar herkesin bu çorbada tuzu var. Ama herhalde aslan payı sahada ter döken futbolcuların olsa gerek. Son maçtı, beraberlik yetiyordu ama onlar yine birinci dakikadan son dakikaya kadar inanılmaz mücadele ettiler. Fazla pozisyon bulmasalar da asla bir rehavet içinde değillerdi. Sağdan Gökhan, soldan Caner lokomotif gibi geldiler. Rize kafayı kaldıramadı.
Sonuçta F.Bahçe şampiyon oldu. Belki de kendi sahalarında çok az puan kaybettikleri sezonun sonunda puan kaybederek şampiyon oldular. Üstelik kadın ve çocuk taraftarların önünde şampiyon olmak daha da anlamlı.
Bazı oyuncular var ki gizli kalıp sezon başından sonuna kadar hep iyi oynadılar. Bunların başında Mehmet Topal var. Sezon boyunca orta sahanın diri ve dirençli ismiydi. Bekir... Egemen olmadığı zamanlar görevini tam yaptı. Caner; kim ne derse desin bu sene Türkiye liglerinin bir numarası. Ve Kuyt... Kariyeri ne olursa olsun, yaşı ne kadar ilerlemiş olursa olsun yaratıcılığı çok fazla olmasa da her maçta varını yoğunu ortayla koyan isimdi. Emre bir vardı, bir yoktu. Emenike de öyle, inişli çıkışlı grafik gösterdi. Alves sezona kötü başladı, sonra toparladı.
Ve Ersun Yanal; F.Bahçe tarihine altın harflerle geçti. Hem kariyerine önemli bir kilometre taşı koydu hem de artık "Türk antrenörlerin içinde ben de elitler kulübüne hoş geldim" dedi. Şampiyon hep haklıdır derler, F.Bahçe de bu şampiyonluğu sonuna kadar hak ederek kazandı.