"Zembereğinden boşalmış" derler ya, öylesine hırsla, arzuyla ve istekle gittiler Konyaspor'un üstüne. İsmail Kartal'ın dokunuşları vardı ilk on birde… Tadic yedekti mesela. Cengiz Ünder yoktu sahaya çıkanlarda. Hemen mırıldanmalar başladı taraftar arasında. İki komutan ile hükmettiler maça, tüm soruların cevabını verdiler. Fred, takımın çehresini, oyunun hızını değiştiren-düzelten mükemmelliği ile yönetti maçı. Her şeyin başında, peşinde o vardı. Sonrasında Szymanski, iki asist-bir golle "ipi" çekti. Tribünleri ayağa kaldırıp, rakibin umutlarını yok etti. Her hatanın peşine düşen "kurt sürüsü" gibi iştahlı oynuyorlardı. Ne "Fark açıldı" diyerek koşmaktan sakınan vardı sahada ne de "Nasıl olsa galibiz, idare edelim" diyen…
İrfan mı, Cengiz mi? Maç öncesinde en çok tartışılan durumdu. İsmail Kartal, İrfan'ı yazdı tahtaya. Maçları oyuncu üzerinden tartışanlar "fatura" sohbetlerine girdiler. İrfan Can'ın orta saha özellikleri, sadece gol atanasist yapandan çıkıp, bek kovalayıp, pozisyon alan olması, bu bakış açısının değerlendirmeleri arasında değil. Normaldir böyle düşünmeleri. Beş farkla biten ilk yarının ardından Dzeko ve Szymanski'nin "koruma bölgesine" çekilmesi, çift santrfora dönülmesi, ardından Kadıköy'ün tekrar Tadic ve Cengiz'e kavuşması gecenin keyfinin perçinlenmesiydi. 7-1 biten maçtan sonra hakem yorumu yapılır mı? F.Bahçe'nin ilk golü, VAR'ın verdirdiği penaltıyla geldi. O kadar açık, süzülebilir bir pozisyondu ki. Ya Kadir Sağlam'ın hakemliği tartışılır ya da F.Bahçe maçlarını yönetenlere "VAR'ın dediğini yap" denmiş. Her hafta tuz kokar mı?