Bu maç öncesinde yenilgisiz üç takım vardı Süper Lig'de… Sonrasında iki takım kaldı. Kadıköy gecesinde Fenerbahçe her rakibine olduğu gibi Hatayspor'a da "kazanamazsın" duygusunu ilk dakikada verdi. 7'de de gol oldu zaten. Ardından baskıyı devam ettirip, paslarla ördüler sahayı. Örgünün hızı, Hatayspor oyuncularında karar opsiyonunu erteledi sürekli. Hatalı kararlar verdiler, gol yediler.
Ofsayta takılan penaltıyla birlikte Fenerbahçe'nin de hızı kesildi, tribünlerin de. "Nasıl olsa kazandık" havası, oyunu erteledi sanki. Bu havaya aldanmayan Fred vardı sadece. Nitekim üçüncü golün baskısını da yaptı, pasını da verdi Dzeko'ya.
İkinci 45 Fenerbahçe takım olarak üçüncü viteste oynama fikrindeydi. Ghoulam'ın müthiş frikik golünde topla birlikte Livakovic de ağlara gitti. Ardından İrfan Can Kahveci'nin "müthiş" frikik golü geldi. Fenerbahçe takım olarak öz güven patlaması yaşıyor artık. Takımın birbirine güveni, yardımlaşması, kalite-yetenek düzeyi o hale geldi ki, "hadi atalım" dediklerinde beş dakika içinde sorunu çözüyorlar. İsmail Kartal'ın tek tek koyduğu tuğlaların eseri var önümüzde. Takım ona inandı, tribünler de takıma… Büyük bir sinerji oluşturdular. Oyuncu veya oyun kalitesi o kadar üst düzeye çıkıyor ki, "acaba nasıl yapacaklar" merakıyla izlenmeye başlanıyor maç. 17 resmi maç, 17 galibiyet. Acayip bir buldozer var seyrettiğimiz… Lamkel'in İrfan Can ile sıkıntısında sarı karta koşan takım arkadaşları var orada.
Hakem Volkan Bayarslan'ın faul düdüğü çalmadığı pozisyonun ardından Dele- Bashiru'ya gösterdiği sarı karta da takıldım. 4. hakemin telsizden yaptığı çağrıyı duymamış, pozisyonu oynatmış ama iletişimi sağlayınca, surata çarpan kol nedeniyle sarı kart vermiş. Bana mantıklı gelmedi.