Gece kendine özel gerilimini dakika dakika yaşattı herkese... Fenerbahçe için sadece üstün olmak, kontrolü elinde tutmak yeterli değildi. Hem golü kovalayacak, hem de pür dikkat rakibin nefesini kesecekler. Tribünler yükünü almış, umudunu-inancını sahadakilere gösterdi. Ama maçın başındaki tempoyu yitirip, "seyirci" moduna geçince, Sevilla'nın istediği düşük tempoya geçildi. Yarım pozisyonun bile olmadığı ilk yarıda, Ferdi'nin etkili bindirmesinde Telles'in açılan kolu, penaltı golünü getirdi. İkinci yarıda Fenerbahçe adına taktik hamleler vardı ama Sevilla'nın planı maçı "çamura" yatırmak oldu. Vakit geçirmeler başladı. Yere düşen kalkmadı, hakem üstüne oynandı ve seyirci de bu oyuna geldi. Fenerbahçe tempoyu eline geçirip, şutlarla kaleye yaklaşıyordu ki, kendi seyircisi maçı durdurdu. Olacak iş değil… Jesus'un altı Türk oyuncuyla başladığı maçta Arda ve İsmail kendi sahnelerini mükemmel oynadılar. Ferdi'nin de varlığıyla sağ kanadı kullandılar sürekli. Hem önde baskı, hem de dikine oynayan oyuncular ile üretmenin peşine düşerken, beşli defansın önündeki iki ön libero ile duvarı ördü Sevilla.
Bir hata daha yapacaklardı. Valencia'nın burnu sürekli gol kokluyordu. İki kere daha denedi. Jesus'un maç hamlesi Rossi ve Emre Mor gibi adam eksilten oyuncularla oldu. Fırsatlar da geldi, çeyrek final kapısını sürekli çalıp durduk.
Kazanma sınırında oynanan ilk maçında, dünkü karşılaşmanın da kırılma noktası iki takım arasındaki tecrübe farkıydı. Her türlü gerginliği kendi lehine yorumlamayı bilen Sevilla karşısında, performansını zorlayan Fenerbahçe. Üstelik seyircisinden de istediği desteği alamadan.
Bir perde kapandı ama ciddi bir güç gösterisi ve limitini bilmeyi cebine koydu Fenerbahçe. İyi bir takıma sahipler, karakterli oyuncuları var ve ahlâklılar.