Derbi kendi havasında ve atmosferinde, planların kağıt üstünde kaldığını ispatlarcasına oynandı. Stadın baskısını kaldıramadı Fenerbahçeli oyuncuların birçoğu. Ön taraftaki Beşiktaş baskısı hep sonuç verdi. Kalabalık geldiler, sıkıştırdılar, hataya zorladılar ve oyun kurdurmadılar. Uzun top oynadıkça, Serdar Dursun'un da yetersizliği ortaya çıktı. Top tutamadı, Welinton tarafından imha edildi. İş, Mert Hakan ve İrfan Can'a düştü. Nerede yangın varsa, oraya koştular. Faul aldılar, atak başlattılar, eli-ayağı karışan takım arkadaşlarını rahatlattılar.
İki penaltı oldu, ikisini de Novak yaptı. Cezalı, sakat derken defans kurgusunda rol yedeklere geçti. İsmail Kartal'ın pres ile tempoyu kontrol etmek dışında şansı da kalmamıştı. Valerien İsmael de bu pas hatalarının peşine düşürdü takımını. İşe de yaradı. 60'tan sonra gücü azaldı Beşiktaş'ın. Taç çizgilerine topu taşımaya başladı Fenerbahçe. Sanki başka bir maç başlamıştı. İki hoca da kulübeden müdahale etti. Valencia hamlesi ile tecrübeyi kullanmak istedi İsmail Kartal, Osayi ile de rakibe "iyi düşün" mesajı gönderdi. İkinci 45'i, 60'a 40 eline aldı İsmail Kartal'ın takımı. "Rakibe bas, topu alamazsan faul yap" taktiği devredeydi Beşiktaş'ta. Kaos oyununda "anlar" önemliydi. İki takımın da ön tarafı, bu saniyelere kalitesini taşımadı.
Arda Kardeşler ve VAR ekibi iki net kırmızıyı atladı. Welinton'un Serdar Dursun'a tabanıyla basması, Ghezzal'ın İrfan Can'ı arkadan, üstten ve alttan vurarak düşürmesi sarı kart ile geçiştirildi. Başlarına bela almak istemediler belli ki...