İlk yarıda bitireceği maçtan beraberliğe sevinerek çıkan bir Fenerbahçe izledik. Sezonun bütün travmalarının yaşandığı, kendi içinde farklı bakış açıları ile değerlendirecek bir maçtı. İkinci yarının başlamasını beklerken, "Neler kaçtı?" diye kendi aralarında konuşurken, Henrique'nin attığı enfes frikik golüne kadar tırnaklarını yiyen Fenerbahçeliler'in olduğu, keyif ve heyecan taşıyan karşılaşma izledik. Crespo maçın yıldızı olma yolundayken, baskıdan tek top çıkaramadı, gole neden olan faulde de topu kaptırdı. Tıpkı Altay maçında olduğu gibi. Bu kadar sorumluluk alan bir oyuncunun, hatalara açık olması da kaçınılmaz. Yani; bu korkuyu onaracak gücü kalmadı Fenerbahçe'nin. Rıza Çalımbay sanki bunu beklermişçesine nefes aldırmadı rakibine. Sanki bir kişi fazla oynuyordu Sivasspor. Üç günde bir maç süreci, eksik oyuncular ve Vitor Pereira'dan miras kalan fiziksel yetersizlik, Fenerbahçe'nin ayakları çime saplanmıştı. İsmail Kartal'ın rakibin her yönünü analiz edip, kendilerinin kullandığı kornerlerde üç kişi ile geride kalıp, o meşhur kontra atak silahını devreye sokturmamasını da izledik. İki beki; Nazım ve Novak oyuna tek bir pozitif katkı koyamadı. Hamle oyuncuları da hiçbir katkı sağlamadı. Tek sıkıntı, baskıyı gördüğü halde Gustavo ve Sosa gibi iki tecrübeli oyuncuyu devreye erken sokmamasıydı. Belki onlarla daha akıllı oynar, panik içinde kalan takımına güven duygusu yaratabilirdi. Yine de Sivasspor'un direkten dönen iki şutunu not edelim. Şimdi İsmail Kartal için nefes alma zamanı. Takımıyla geçirecek vakti olacak, transfer için planlama yapabilecek, oyun bilgisi, pas hızı diplerde olan takımını biraz olsun geliştirebilecek.