Üç gün önceki soğuk duşun ardından, kendi kendimize krize soktuğumuz bir maç yaşıyorduk. Enes'in penaltı vuruşundan yararlanamaması, sadece onu değil, tüm takımın aklını maçtan aldı. Boşu boşuna bir 45 geçirdik. Norveç ve Hollanda galip oynarken, Cebelitarık'ın bir şutu direkten dönüyor. Şenol Güneş olun da, "Ben ne yaptım?" demeyin. Milli Takım'a çağrılmalarının bir nedeni olduğunu anlamaları gereken oyuncuların, saklambaç Milli Takımı'nda olduklarını sanmalarıyla birlikte ikinci 45'in düdüğü çaldı
Hakan Çalhanoğlu ve Halil Dervişoğlu geldi sahaya. Efecan sol bekteydi, Kenan Karaman sola yakın. Üç yeni oyuncu yanlarında solunum aygıtı da getirip, hayat öpücüğü çalışmalarına başladılar. Hakan Çalhanoğlu'nun asisti ve golü ile Cebelitarık oyuncuları 'yine olmadı' moduna geçti. Kalitenin, disiplini ve konsantrasyonu nasıl aştığını gösterdi bize Hakan. Halil'in perdeyi açan golü ve öncesindeki paslaşmalar da kalitenin farkıydı. İsimleri açıkladığında Şenol Güneş'e en büyük eleştiri Enes ile ilgili geldi. Herkes haklı çıktı, Şenol Hoca yanlış... Bir başka parantezi Yusuf Yazıcı için de açabiliriz. Ekstra yeteneğimiz, iyi ile yıldız oyuncu arasında, arafta kalmış gibi. Kendisini bir kademe yukarı taşıması gereken farklılığı hâlâ bekliyoruz. Böyle bir maçta bunu yapamayacaksa, "Uzun sarı saçlı, iyi sol ayaklı oyuncu" olarak anılır hayatı boyunca. Hollanda maçı öncesinde eleştirileri tonunda tutmak lazım. Ama "Bizim Çocuklar"ın da beklentiler ile yaptıkları arasındaki farkı da görmeleri gerekiyor. Bir hayal dünyasında, bol Euro'lu primler arasında, pamuklara başlarını yaslıyorlar. Bu ülkede onlardan daha iyi koşacaklar var. Şenol Hoca'nın da ondan daha iyi yönetecekler olduğunu bilmesi gerekiyor.