Önemli olan ne yenilgi ne de skor.. Bu maçın dersinde 'tükeniş' var. Süper Lig'de hiçbir varlık veya yaratıcılık gösteremeyen ekibin, böylesine zorlu bir deplasmanda farklı olmasını beklemek hayalcilikti.
Herkes penaltılara takılacaktır. Evet; kolay kararlardı. Hatta bizim hakem hocalarımıza da sorarsak 'Penaltı, penaltı gibi olmalı' diyeceklerdir.
Ama 'Elin hakemi' öyle demiyor. Bir gün önce Beşiktaş maçında eleştirdiğimiz yorumlarla, bir gün sonra Manchester'da aynı pozisyonlar karşımıza geldi. Demek ki UEFA, ceza alanı için 'dokunulmazlık' istiyor, bizim MHK bizimkilere 'görmeyin' diyor.
İlk yarı üç farklı bittiğinde, en güvendiğimiz ismin (Kjaer) en çok hata yapan olması enteresan. Bu maçı yaşarken tecrübeli oyunculara farklı bakarız. Çünkü onlar, ne yapacaklarını en bilenler olmalı. Neredeyse pozisyona girmeden devreyi 3-0 galip bitiriyorsa Manchester, burada ilk önce kalite sorgulanmalı. İki penaltı kararında da gol pozisyonu yok. Acemiliğe bakın... Üçüncü golde acemilik zaten zirve yaptı. Bundan sonrasını nasıl anlatacak, nasıl farklı olacaksınız?
Eğer takım olarak gücünüz ve kaliteniz sınırlıysa, bu noktada teknik direktörün devreye girmesi lazım. Advocaat sadece, Emenike'nin yerine Roman Neustadter'i koydu 11'e. Bir defansif değişiklik ile maçı değiştirebileceğini zannetti. En basit mantıkta rakibin gol atacağını hesaplayıp, en azından beraberlik için tabela yapması gerektiğini bilmeli ve bunun için bir ekstra plan üretmeliydi. Oyuna baktığımızda böyle bir sürprizi bize düşündürecek hiçbir farklı görevlendirme yoktu. Önde top tutup, muhtemel baskıyı mümkün olduğunca kalenizden uzak tutmak adına da bir planınız olmalıydı. Bu etapta da Volkan Şen 'Güdük' kaldı. Van Persie ise yardımsız ve passız.
Bu kadro, düz ve bir şeyler yapmaya çalışan futbolculardan kurulu. Oyun akılları da yok, oyun lideri de.. Bilmiyorum aslında Advocaat'ı da eleştirirken haksızlık mı yapıyoruz. Duran topları, kornerleri santrforuna (Van Persie) kullandırmak zorunda kalacak kadar çaresiz.
Fenerbahçe adına işler iyi gitmiyor. Bir an önce oyuncuların aralarında toplanıp, yönetime veya teknik direktöre gerek kalmadan kemikleşmeleri lazım. Bu konuda bazılarının da sorumluluk alması lazım.