6-1 biten Giresunspor maçı sonrasında Pereira'yı ilk defa onaylayarak dinledim. "Daha fazla atmamız lazımdı" dedi. Fenerbahçe Teknik Direktörü'nün söylemesi gereken cümleler kurdu. 4-2 biten Antalyaspor maçı da çok keyifli ve zevkliydi. O maçın ardından verilen pozisyonlara, yenilen gollere takmıştı kafayı.
Pereira, bize korkak oyun ile doğru oyun arasındaki farkı açıklayacak fikir söylemedi henüz. Gol atıp, geriye yaslanmak veya skoru korumayı ön plana almak Fenerbahçe'nin tarzı olmadı hiçbir zaman. Fakat genç hoca tabela ile koltuğunu garantilemenin peşine düştü sanki. Kazandığı zaman, haklı olduğuna inanıyor. 18 yıldır başkan olduğu halde, büyük transfer yapmanın tek önemli eylem olduğuna inanın Aziz Yıldırım gibi. Bu yüzden kaçan bir şampiyonluğunun ardından "Zaten üç senede bir şampiyon oluyoruz" demişti. 18 yıllık süreçte kendisi de eski başkanlardan farklı olamadı. Vizyonu tabela ile sınırlı çünkü.
Tribünleri yanına almanın önemini anladı Pereira. Bu takımın önde oynayarak, gol arayarak seyredilebileceğini ve dolayısı ile bunu başaran teknik adamın güçleneceğini, korunacağını fark etmiş olabilir. Lig başladığında stratejisini değiştirmezse, samimiyetini görürüz. O zaman biz de inanıpinanmama kriterlerimizi yeniden gözden geçirebiliriz.