Athletic Bilbao, felsefesi olan bir takım. Kuzey İspanya'daki Bask bölgesinin en önemli ekibi. Önemli prensiplere sahip. Takımda Bask bölgesi dışından gelen çok fazla oyuncu yok. Kendi futbolcularını kendileri yetiştiriyor. Değil yabancı oyuncu, neredeyse İspanya'nın diğer bölgelerinden hiç futbolcusu yok. Birçoğu kendi altyapısının ürünü. Dolayısıyla bu düzen, takımda uzun süre birlikte oynama alışkanlığı yaratıyor. Fenerbahçe karşısında da bu sistemlerini devam ettirdiler. Boşuna Avrupa Ligi'nin zirvesinde oturmuyorlar. İspanya Ligi'nde ise zirve yarışı yapan dört takımdan birisi Athletic Bilbao…
Kadıköy'de oynanan maçı erken çözdüler. Karşılaşmanın başında buldukları gol, Fenerbahçe'nin doğal olarak dengesini ve planlarını bozdu. Sonrasında da istedikleri gibi oyun temposunu kontrol ettiler. Fenerbahçe'ye de oyuna ortak olabilecek pozisyon şanslarını vermediler. Bu tip takımlarla oynamak kolay değil. Bizim gibi ligde her sezon kadrosunu, teknik adamını değiştiren, birçok yeni isimle yeni maceralar arayan bir ülke düzeninde süreklilik yakalamak çok zor.
Athletic Bilbao aslında bizim ülke olarak ders almamız gereken en önemli takımlardan biri. Sürekli transfer haberleri üzerinden oluşturulmaya çalışılan bir futbol düzeni karşısında kendi kültürünü yaratabilmiş ve bunu da saha sonuçlarına yansıtabilmiş bir takımın verdiği dersi ülke olarak izlemiş olduk.