İyi oynamakla, kazanmak arasındaki farkın ne olduğunu Karadağ karşısında acı bir ders olarak yaşadık. Topa sahip olma düşüncesi futbolda öncelik… Bunu kabul ediyoruz. Ama topa sahip olduğunuzda futbolda ne kadar etkili olduğunuz bu oyunun temel konusu. Kadro tercihimizin saha zemini ve maç şartları göz önünde bulundurularak alınmadığını 90 dakika boyunca net bir şekilde gördük. Bunu Montella'nın da gördüğünü düşündük ama ilerleyen dakikalar bize büyük bir hayal kırıklığı olarak geri döndü. Hem skor olarak bu hayal kırıklığını yaşadık hem de Montella'nın maçı yönetme sürecine ciddi şekilde şaşırdık. Saha zemini çok ağır ve ciddi bir yağış var. Seçilen ilk 11 topu yerden kullanabilme düşüncesiyle oluşturulmuş. Oyun içinde bunu belirli bir süre devam ettirebilirsiniz ama bu şartları görüp sonrasında değişiklik yapmamak gerçekten büyük hayal kırıklığı oldu. Trajik olan şey; Kerem'le santrfor oynuyoruz ama rakip yarı sahasına girdiğimizde ceza sahasına yüksek toplarla orta yapmaya çalışıyoruz. Bunu anlamak mümkün değil… Kenarda Enes var, Semih var, bir çok maçta santrfor oynattığı Barış Alper var. Son dakikalara kadar oyuna bir santrfor almamış olması, hayal kırıklığının yaşanmasının en büyük sebeplerinden biri oldu. Bir diğer konu da bu saha zemininde orta sahadaki yumuşaklığımız oldu. Fiziki mücadeleyi kazanamayan, dönen toplarda rakibin yaptığı kontratakları önleyemeyen bir durum ortaya çıktı. Büyük hayallerle geldik, büyük hayal kırıklığı ile geri döndük. Bu maç bize kağıt üstünde hayal edilenle, saha gerçekliğinin farkını gösterdi.