Beklentilerin çok gerisinde bir oyun oldu. İki tarafın da oyun kalitesinin beklentilerin çok altında kaldığını gördük. Kazanmaktan daha ziyade, "Önce kaybetmeyelim" mantığı oyunun ilk yarısını çok kısır bir hale getirdi. Özellikle Galatasaray'ın topa sahip olduğunda oyunun gidişatını kontrol etme isteğinin, istediği yönde gelişse de izleyenler açısından kesin olarak ciddi bir memnuniyetsizlik yarattığını söyleyebiliriz. Özellikle geri dörtlüsü ve Kerem Demirbay ile yaratmış oldukları pas trafiği ilk yarıda Fenerbahçe'yi hiçbir şekilde oyunun içerisine sokmadı. İkinci yarıda Cengiz'in yerine İsmail'in girmesiyle Fenerbahçe'nin, Galatasaray'a kendi yarı alanında daha önde basma düşüncesi karşılık buldu. Ev sahibi olarak en azından sahasında kanatları daha fazla kullanmak imkânı yarattı. Özelikle İrfan Can ve Ferdi tarafından oyun biraz daha tempo olarak yükseltilebildi. Doğal olarak ev sahibi olmanın getirdiği baskı ile birlikte Galatasaray'ı daha fazla kendi yarı alanında tuttu. Tüm bu çabalar, bir sonuç yaratabildi mi tarafına baktığımızda, buna da "Evet" diyemiyoruz. Yüksek ortalar veya duran toplardan Galatasaray kalesinde geliştirilen atak çabaları, gol tehlikesine dönüşemedi. Kaleyi bulabilen şut istatistiklerine baktığımızda da aynı sonucu görüyoruz. İkinci yarıda biraz çaba var, biraz daha oyun coşkusu var ama sonuca dair hiçbir şey yok.