F.Bahçe tüm maçlarını dışarıda oynasa görünen o ki en rahat sezonlarından birini geçirecek. Zorluk derecesi ne olursa olsun, rakip de kim olursa olsun deplasman maçlarında hem daha iyi oynuyor hem de istediği golleri buluyor. Oynadığı son iki deplasman bulunduğu ortam itibarı ile son derece sıkıntılı maçlardı.
İçerideki puan kayıplarının telafisi için galibiyet mecburiyeti ile çıkılan bu karşılaşmalarda üç puanla ayrılmak hayati derecede önemliydi. Fenerbahçe'nin kadro kalitesi, bu stresli durumlardan başı dik ayrılmayı başardı.
Şampiyonluk hedefinde kalabilmek için olmazsa olmaz olan bu adımları atmak Fenerbahçeli oyuncuların öz güvenini ve inancını da arttırıyor.
Oyuna başlangıç 11'i, pozisyonlar itibarı ile doğru oyuncularla oldu. Özellikle Pelkas'ın 10 numara oynaması, Sosa ve Mert Hakan'la top kullanma kabiliyetini üst seviyeye çıkarma şansıyla birlikte pozisyon zenginliği ile golleri getirdi.
Bir deplasman maçı için özellikle ilk yarıda yakalanan pozisyonlar hiç de azımsanmayacak cinstendi. Önce Szalai'nin sonra da Osayi'nin ayağından goller çok zor görünen maçı erken çözdü.
Maçın ikinci yarısı aslında tam Fenerbahçe'nin istediği şekle döndü. Yani bundan sonra daha fazla pozisyon ve daha çok gol atma fırsatı bulabilir miydi? Evet, olması gerekirdi ama kazanma baskısı ve skoru koruma düşüncesi doğal olarak biraz daha savunmacı bir Fenerbahçe'yi gündeme getirdi. Bunu da makul görmek, ana hedefin 3 puan olduğu bir noktada çok da detaylara takılmamak lazım...