Bu tür maçlar için en önemli kriter rakibi ciddiye almaktır. Çünkü kupa maçlarının genel tarihi içerisinde rakiplerini önemsemeyip, tokat yemenin birçok örneği mevcuttur. Beşiktaş, rakibini hafife almadı. Rakibinin ismini ve geldiği ligi bir kenara bırakıp en önemli maça çıkıyormuş ciddiyeti içerisinde işi sahiplendi. Bu da zaten maçın başından itibaren sahada olan sıklet farkını açıkça ortaya çıkardı. Kim oynarsa oynasın sistemi ve takımın var olan oyun gücünü Beşiktaş gibi bir takım sahaya yansıttığında dün akşam olduğu gibi işi erkenden çözer. Ve sonrasında da maçı istediği noktaya getirir. Bu nokta artık skor güvenini yakalamış, o maçın başında olan hep tekrarlanan 'Rakibi hafife alma' söyleminin de bir kenara bırakılma noktasıdır. Bundan sonra oyun Beşiktaş'ın golden sonra ortaya koyduğu şekle döner. Döndü de.. Uzun dönemdir oynamayan Vida'nın tekrardan maç performansı yakalaması, Oğuzhan'ın lig ve taraftar baskısı yaşamadan oynayabildiği, Necip'in kendi pozisyonu olan orta saha merkez pozisyonu oynayabildiği, Güven'in santrfor bölgesinde şans alarak golle beraber güven sağlayabileceği ve genç Atakan ile sonradan giren diğer gençlerin kendilerini test etme adına güzel bir zemin yakaladıkları bir oyun oldu. Beşiktaş hem turu kazandı hem de eksik performanslı oyuncularının devamlılığını.