Sezonun başlangıcında kamuoyu, çok parlak görünmeyen Beşiktaş'ın kadrosunun yeterliliği konusunda ciddi bir tartışma içindeydi. Genel olarak kadrosunu değiştirmeye çalışan ve ciddi bir yenileşme içerisine giren takımın genel görüntüsü de bu bakış açısını değiştirecek gibi görünmüyordu. Avrupa'daki istenilmeyen sonuç, hazırlık maçlarındaki sıkıntılı sonuçlar, kamuoyundaki tartışmaları daha da tetikledi. Ama ligin başlamasıyla beraber bu sonuçların aksine bir Beşiktaş izlemeye başladık. Trabzon'daki muhteşem startın sonrasında Antalyaspor karşısında bunun devamı gelecek mi sorusu konuşuluyordu.
İlk maçta başarılı bir sonuca imza atan takıma baktığımızda aslında birçok denenmiş oyuncunun veya vazgeçilmiş ismin yaptıklarıyla Beşiktaş'ın yeniden ayağa kalktığını görüyoruz. Geçen sezon yeterli bulunmayıp kiralanmış Larin ve Hasic, bir türlü bekleneni veremeyen Boyd, dönem dönem yokluklarda şans bulan Necip, Karius'un gitmesinden sonra mecburen şans bulan Ersin gibi birçok oyuncu, şimdi Beşiktaş'ı istenilen hedeflere doğru taşımak için forma şansı buluyorlar.
Sezon başı kesin gidecek gözüyle bakılan Boyd ve Larin ilk iki maçın golcüleri oldular. Bu kadronun her şeye rağmen kendi potansiyeline göre ortaya koyduğu performans başarılı bir teknik direktör işi. Aşçılar için kullanılan klasikleşen bir söz vardır; elindeki malzeme ile en iyisini yapabilmek... Eksiklikleri değil, var olandan en iyiyi ortaya çıkartabilmek. Sergen Yalçın da Beşiktaş'ın bu kadrosundan var olabilecek en iyi oyunu ve skoru çıkarmak için büyük gayret gösteriyor. Bu kadrodan ne olabilecekse onu da gerçekleştiriyor. Doğru taktik, birlikte hareket, agresif mücadele ve olmazsa olmaz her şartta kazanma arzusunu takıma yansıttı mı? Evet yansıttı... Ama kadronun genel potansiyeli her şeyin üstesinden gelebilecek mi? Dönem dönem evet, dönem dönem de dün gördüğümüz gibi hayır... Beşiktaş kadro revizyonunu tamamladığında alternatifleri fazlalaştırıp daha ideal bir kadroya kavuştuğunda Sergen Hoca'nın ve Beşiktaşlıların hayalleri karşılığını bulabilir...