Modern devletler tarihinin yazılmamış kurallarından biridir: Bir ordu dışarıya ne kadar bağımlıysa içeride o kadar fazla darbe yapar ya da darbe girişiminde bulunur. Ermenistan'ın, net Karabağ yenilgisiyle iyice imajı sarsılan ordusu, yine aynı sebeple imajı sarsılmış olan Başbakan Nikol Paşinyan'ı iktidardan darbeyle uzaklaştırmak için harekete geçti.
Türkiye, Paşinyan'a yönelik darbe girişiminde bilindiği kadarıyla ilk şiddetli tepkiyi veren ülke oldu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Ermenistan'daki darbe girişimini şiddetle kınadığını bildirdi. Çavuşoğlu, "Askerlerin, seçimle iş başına gelmiş bir hükümete bırakın darbe yapmayı, istifa çağrısında bulunması bile kabul edilemez" diye de ekledi.
Çok değil, bundan yaklaşık beş yıl önce hain, kanlı bir darbe girişimine maruz kalmış ülkemizin darbeye ilkesel olarak hayır demesi şaşılacak bir şey değil. Asıl şaşırtıcı olan ABD ve Rusya gibi ülkelerin doğrudan ve dolaylı olarak birebir müdahil oldukları bu süreci sessizce izlemeleri ya da aslında izliyor görünmeleri.
Rusya'dan sade suya tirit bir açıklama geldi yalnızca. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, "Ermenistan'daki gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz. Ancak yaşananlar, Ermenistan'ın içişleri meselesidir" dedi. Azerbaycan bile bundan yaklaşık altı ay önce Karabağ'da savaş başlatan, ateşkesleri namertçe bozan bir ülkedeki darbe girişimini desteklemiyor. En azından olaylara Türkiye zaviyesinden baktıklarını varsayabiliriz.
Bununla birlikte Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Dağlık Karabağ Savaşı'nın son günlerinde "Dediler ki Karabağ müstakil devlettir. Ne oldu Paşinyan? Yol çekiyordun Cebrail'e. Raks ediyordun" dediği o meşhur konuşması darbe girişimi üzerine yeniden 'viral' oldu.
ORDU 15 TEMMUZ YÖNTEMLERİNİ KULLANIYOR
Ermenistan'daki olaylar; ordunun, Başbakan Nikol Paşinyan ve hükümetine istifa çağrısı yapmasından sonra patlak verdi. Bu çağrıya hem genelkurmay başkanı, hem de kuvvet komutanları imza attı. Yani Türkiye'de FETÖ'nün yapmaya çalıştığından farklı olarak ordu içinde geniş bir kadronun desteğini alan konvansiyonel bir darbe girişiminden söz etmek mümkün.
Paşinyan, muhtıranın ardından Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan'ı görevden aldığını açıkladı. Bunun üzerine ordu, hava kuvvetlerini devreye soktu ve Erivan semalarında savaş uçakları uçmaya başladı. Tıpkı bizde 15 Temmuz'da olduğu gibi… Şu ana kadar bir can kaybı haberi gelmedi.
Paşinyan, 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığına benzer bir çağrı yapıp, halkı sokağa çağırdı. Ancak Türkiye'den farklı olarak Paşinyan için sınırla sayıda insan sokağa çıktı.
Paşinyan'ın destekçileri ile Savunma Bakanlığı binasının bulunduğu Cumhuriyet Meydanı'nda Su-30 savaş uçağı uçuş gerçekleştirdi. Ermenistan Genelkurmayı istifa çağrısı sonrasında da "Pozisyonumuzu teyit ediyoruz" diyerek darbe girişiminin arkasında durduğunu ikrar etti. Ermenistan'ın eski Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan da darbeye açık destek verdi. Koçaryan, "Bu kader ânında, halkı Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ile ordunun yanında olmasına çağırıyorum" dedi.
RUSYA VE ABD İZLİYOR
Bildiğimiz kadarıyla Ermenistan tarihinde bu çaplı bir darbe girişimi yaşanmadı. Zaten ülkenin Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra 23 Ağustos 1991'de kurulduğu düşünülürse bu kadar çiçeği burnunda bir devlet olarak darbe yaşamamış olması şaşırtıcı değil.
Ermenistan'ın 'eski devleti' Rusya, darbe girişiminden ötürü paradoksal bir durumla karşı karşıya kaldı. Kontrolündeki bir orduyu Paşinyan için kaybetmek istemez Moskova. Nitekim "İçişlerine müdahale etmeyiz" açıklamasıyla 'Devirebiliyorsanız devirin' demeye getirmiş de oldular. Nihayetinde Paşinyan'ı haklı biçimde bir Batı projesi olarak görüyorlar. ABD'nin paradoksunu ise, Karabağ'da yenilmiş bir başbakanın başarısızlığı nedeniyle Ermenistan'ı yine Rusya'ya kaptırma riski olarak özetleyebiliriz.
Bir de Paşinyan'ın kendi paradoksu var: Türkiye karşıtlığıyla oy tahkim edip iktidara gelmiş olan Paşinyan, şimdi darbeye direnebilmek için Türkiye modelini uygulamaya çalışıyor.
Bu tür süreçlerde darbeci güç kısa sürede sonuç alamazsa darbenin hedefinde olan güç kazanır. Yani Paşinyan, biraz da Rusya ve ABD'nin örtülü bilek güreşi gibi görünen bu mücadelede koltuğundan uzaklaştırılmayı geciktirdikçe iktidarını muhafaza edebilir. Bunu da günler, hatta belki saatler içinde anlarız.