Dünyada her yıl yaklaşık 10 milyon insan, hayatını kanser sebebiyle kaybediyor. Kansere karşı etkili bir tedavi için en çok başvurulan yöntem kemoterapi. Ancak kemoterapinin yan etkileri, etkili bir tedavinin önündeki en önemli engellerden biri. Pandemi döneminde bioteknoloji girişimleri daha çok ilgi gördü. Türkiye'den Türk Telekom başta olmak üzere pek çok kurum sağlık girişimlerini radarına aldı. Aşıda olduğu gibi kanserle mücadelede nano ilaçlar ilgi görüyor. Sena Nomak ve Prof. Dr. Rana Sanyal tarafından 2015'te kurulan bioteknoloji girişimi RS Research, Türkiye'de geliştirilen ilk nano teknoloji ilaca imza atmaya hazırlanıyor. Daha etkin ve hastanın vücudunda daha az yan etkiye sebep olan kemoterapi ilaçları geliştiren girişim 2017'de teknoloji ticarileştirme odaklı risk sermayesi fonu ACT'den toplam 2 milyon euro yatırım aldı. 2024'te piyasaya çıkması beklenen nano ilaçla önemli aşamaya geldi. Seri-A yatırım turuna hazırlanan girişimin RS Research Kurucu Ortağı & COO (Chief Operating Officer) Sena Nomak fikri mülkiyeti 58 ülkede korunan deep-tech ilaç taşıyıcı platformlarla ile preklinik ve klinik çalışmaların farklı aşamalarında olan 5 ilaç adayı olduğunu ifade etti.
İLAÇ 2024'TE GELİYOR
Türkiye'nin patentli ilk ilaç adayını ortaya çıkan girişimin kurucu ortağı Sena Nomak laboratuvardaki tasarım aşamasından itibaren Türkiye'de geliştirilen çalışmalarla ilgili şu bilgiyi verdi: "Klinik araştırmalar için onayını alan ülkemizin ilk ilaç adayı ile çok yakında başlayacak Faz-1 çalışmasına hazırlanıyoruz. Hastalara ulaşacak olan ilaçların üretilmesi için zorunlu olan süreçleri de başarıyla tamamladık. Klinik ölçekte ilaç üretimi yapılacak ülkemizdeki tek tesisin kurulumunu da tamamladık. Ayrıca İsviçre-Lozan'da 2018'de kabul edildiğimiz Biopole'de şirketleşmemizi de geçtiğimiz yıl sonunda tamamladık. Önümüzde bir dizi önemli gelişme var ancak bunların zamanlamasını da, bu konudan etkilenen hassas toplumumuz nezdinde yanlış bir algı oluşturmamak için dikkatle belirliyoruz."
YAN ETKİSİ DAHA AZ
RS Research geliştirdiği akıllı ilacın kullandığı yöntemini ve farklılıklarını Sena Nonak şöyle anlatıyor: "Biz RS Research olarak kemoterapi ajanını hedefine, yani tümöre ulaşana kadar 'paketleyen' bir teknoloji geliştirdik. Tümör yüzeyindeki reseptörleri tanıyan hedefleme modülü sayesinde hücre içine alınan nanoilaç, etkin maddeyi burada serbest bırakıyor. Tümörün içine girmeden önce ilaç vücutta paketli olarak gezdiği için de vücudun geri kalanı yan etkilere maruz kalmıyor. Böylece etkin maddenin daha etkili olmasını ve hastanın tedavi sırasında yaşam kalitesinin düşmemesini sağlamayı hedefliyoruz. Bizi bu rekabette öne çıkaran, ilaç taşıyıcı platform teknolojimizin optimizasyon gücü. Biz ilaç taşıyıcımıza farklı hedefleme modülleri ve ilaçlar bağlayarak farklı kanser türlerini hedefleyebiliyoruz. Bunu yaparken de optimizasyonumuz sayesinde etkin maddenin tümöre ulaşana kadar vücuda salıverilmemesini, tümörün içine girince de buradaki baskın enzimlerle serbest kalmasını sağlıyoruz."
KANSER İLAÇLARINA YATIRIMCI İLGİSİ
SON derece gerçekçi bir bakış açısıyla önlerindeki fırsatları yorumlayan RS Research ekibinin yol haritasını Sena Nomak şöyle yorumladı: "Son 10 yılda FDA'in onayladığı ilaçların yüzde 63'ünü Faz-I sonuna bir start-up getirdi. Daha sonra bu ilaçların büyük ilaç şirketlerine satıldığını görüyoruz. Bizler ilaçları geliştirirken, büyük ilaç şirketleri ile yapılan anlaşmalar da daha çok insana ulaştırmayı mümkün kılıyor. Dünyada bu trendin örneklerine sıkça rastlayabilirsiniz. Pandeminin rüzgarı ile değerlemelerde dönüm noktalarını aşan girişimlerin sayısı artıyor. Silikon Vadisi Bankası'nın sağlık alanında 2021 raporuna göre 1 milyar dolar bariyerini aşan girişimlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Moderna bu bariyeri 2018'de geçmişti, BioNTech ise 2019'da. Sağlık alanında 2018 yılı boyunca 14 startupın 1 milyar USD değerlemeyi aştığını görüyoruz; oysa 2020 yılı içinde tam 54 startup "unicorn" dünyasına adım attı. Bu artış ilginin büyüklüğünü gösteriyor. IPO sonrası değerlemeler ortalama 300 milyon dolar seviyesinden 500 milyon dolar seviyesine yükseldi. Bu dönemde en iyi performansa sahip olan start-uplar onkoloji alanında faaliyet gösteriyor."
PANDEMI İŞBİRLİĞİ FIRSATLARINI ARTIRDI
KANSER türlerini hedefleyen 5 ilaç adayları olduğunu belirten Sena Nonak önde giden moleküllerinin faz 1 klinik çalışmasına başladıklarını ifade ederek pandemi döneminde yatırım alan biyoteknoloji girişimlerini örnek göstererek yol haritalarını şöyle özetledi: "Hem faz-III'ün daha geniş olanaklara ihtiyaç duyan karmaşık bir süreç olması hem de ilacın potansiyelinin ortaya konması sebebiyle büyük ilaç şirketleri bu aşamalarda devreye giriyor ve ticarileşmeye doğru giden gerekli adımlar işbirlikleri ile atılıyor. O döneme kadar atılan adımların finansmanını sağlayan fonlar için de böylece kar realizasyonu olanağı doğuyor. Biz de bu aşamaya geldiğimizde büyük ilaç şirketleriyle işbirliğine giderek ilacımızın insanlara ulaştığını görmek istiyoruz. Platformlarımızın fikri mülkiyetini 58 ülkeyi kapsayacak şekilde 12 bölgede korumak için gerekli başvuruları tamamladık. Şimdi hepimizin yakından tanıdığı BioNTech & Pfizer işbirliğinde olduğu gibi, bizim de amacımız kendi bölgemizde adaylarımızın klinik çalışmalarını ilerletmeye devam edip, dünyadaki diğer pazarlarda büyük ilaç şirketlerinin gücüyle kendi araştırma gücümüzü birleştirmek."
EN ÖNEMLİ MOTİVASYON İNSANA ULAŞMAK
İLERİ teknoloji girişimlerinin önünde uzun ve sancılı bir süreç var. Bu konuda onları motive eden sebepleri Sena Yonak şöyle anlatıyor: "Yalnızca ekibimizin değil, birlikte çalıştığımız danışmanlarımızın ve tüm paydaşlarımızın en önemli motivasyonu ilaçlarımızın insanlara ulaştığını görmek. Kanser tüm dünyayı etkileyen çok önemli bir sorun. Ekibimizdeki herkes, katkılarının olduğu bir çalışmanın insan hayatında fark yarattığını görmek heyecanıyla yaşıyor. Biz bunu bir iş olarak görmüyoruz. Vaktimizi, bilgimizi ve yeteneklerimizi bu kadar gerçek bir soruna çözüm üretmek için kullanmak ve portföyümüzdeki ilaç adaylarımızın günün birinde hasta ve hasta yakınlarına umut olacağını bilmek her gün aynı heyecanla işimize sarılmamızı sağlıyor. Türkiye'de gaming ve fintech alanlarında çok güçlü ve girişimcileri besleyen ekosistemler oluştu. Bunun kaldıraç etkisini de şimdi unicornların ortaya çıkmasıyla görüyoruz. Biyoteknoloji alanının da bu noktaya gelmesi bizim ve diğer araştırmacıların değerleme tablolarına ivme kazandıracak."