Pandemide büyük-küçük tüm kurumlar dijital müşteri sayısını büyütmeye odaklandı. Bu aynı zamanda belli riskleri de beraberinde getirdi. Her yerde etkisini gösteren dijitale yönelim, kullanıcıların daha fazla veri paylaşmasına ve bu yüzden veri hassasiyetinin artmasına yol açtı. Kişisel veri hassasiyeti arttıkça kurumsal şirketler, KVKK/GDPR benzeri veri koruma yasalarına yönelik çalışmalarını hızlandırdı. Ercan Gümüş ile Şefik Özcan tarafından kurulan ve toplamda 9 kişilik ekipten oluşan Efilli girişimi bulut tabanlı bir hizmet sunuyor. Kurumların kendi web sitelerine entegre ederek kullanıcılarına daha güvenli bir deneyim sağlamış oluyor. Kullanıcıların tamamının kurumsal şirketlerden oluştuğunu söyleyen Gümüş, portföylerinde holdinglerden startuplara her ölçekten şirketin bulunduğunu belirterek, "Tamamen bulut tabanlı bir hizmet sunuyoruz. 2019'da bir pazarlama otomasyon aracı olarak kurulduk ve Haziran 2020'da pazardaki açığı görüp ürünü pivot ederek çerez yönetimi aracımızı geliştirdik. Şu anda web sitesi çerez yönetimini yasalara uygun ve kolay biçimde yapmayı sağlayan Efilli ile hizmet veriyoruz" diye konuştu.
KURUMLAR TECRÜBELİ DEĞİLDİ
Şimdiye dek web sitelerinden toplanan ve kişisel veri kapsamına giren bu küçük çerez (cookie) dosyaları hakkında kullanıcıların doğru şekilde bilgilendirilmediğine dikkat çeken Ercan Gümüş, sözlerine şöyle devam etti: "Açık rıza almadan, anlaşılmayan hukuki metinlere yönlendirme yaparak kullanıcıların verileri toplanıyordu. Bu durum Avrupa'nın veri koruma yasası olan GDPR'a ve onu takip eden KVKK'ya aykırı. Bugüne kadar KVKK'nın uyguladığı cezalardan bazılarında çerezle ilgili maddeleri de açıkça görebiliriz. Çerez yönetimi konusunda şirketlerin ve internet kullanıcılarının farkındalığı henüz olması gereken düzeyde değil, kuruldan ceza almaya çok müsait. Efilli olarak biz bu farkındalığı da yaratmak için çalışıyoruz."
ÇEREZLERİ ENGELLİYOR
HALIHAZIRDA yaklaşık 70 şirkete dokunduklarını vurgulayan Şefik Özcan, Türkiye İş Bankası'nın ana sponsoru olduğu Workup Girişimcilik Programı'nın da desteğiyle daha fazla müşteriye ulaşmayı hedeflediklerini ifade etti. Domain sayısının ise 9 ay içinde 100'ün üzerine çıktığını aktaran Şefik Özcan, rekabetle ilgili şunları söyledi: "Türkiye'de yerli bir rakibimiz yok. Bu nedenle öncelikle yüzde 100 yerli olmamızla farklıyız. Müşterilerimize ihtiyaçları olduğu anda destek veriyor ve taleplerini yerine getirmek için çalışıyoruz. Geri bildirimlerini dikkatle dinliyor ve ürünümüzü bu bildirimlere göre geliştiriyoruz. Yurtdışı kaynaklı olup Türkiye'de hizmet veren hiçbir aracın sunamayacağı bir çözüm oluşturduk. Bir diğer avantajımız ise çerez engelleme özelliği. Birçok araç şu anda bunu uygulamıyor. Yasalara ve kullanıcı deneyimine uygun olan, siteyi ziyaret eden kullanıcı izin vermeden hiçbir aracı çalıştırmamak, biz de bunu sağlıyoruz." Hedeflerinin öncelikle Türkiye'de rıza yönetimi konusundaki farkındalığı da artırmak olduğun belirten Şefik Özcan, "Bu konuda lider olmak istiyoruz. Yıl sonuna kadar bin domainde yer almayı hedefliyoruz. Sonraki aşamada mobil uygulamalar için rıza yönetimi aracımızı da çıkararak Avrupa pazarına giriş yapmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.
***
FİNANS BİLGİSİ OLMADAN YATIRIM KARARI ALMAYIN
Yeni nesil yatırım platformu Finfree, mobil alanda tüm yatırım sürecini tek bir uygulamadan çözmenizi sağlıyor. Finansal farkındalığı da artıran uygulamanın 37 binin üstünde kullanıcısı bulunuyor
KOLAY para kazanmak uğruna finansal bilgi olmadan yatırım yapmak binlerce insanın başını belaya sokuyor. Yatırımcıların kendi başına istediği her bilgiye ulaşıp yatırım kararı almasını sağlayan uygulama Finfree, özellikle borsa yatırımı yapmadan önce temel bilgilere ulaşmayı sağlıyor. Yatırım sürecini kolaylaştıran Finfree, kullanıcının kendi başına yatırım kararı verebilmesini sağlayan yeni nesil yatırım platformu olarak dikkat çekiyor.
AYLIK YÜZDE 170 BÜYÜDÜ
Yatırımcıların, borsa ile ilgili tüm yatırım süreçlerini tek bir uygulama üzerinden yapabilmesine olanak sağlayan Finfree, Senih Mete Dal, Adnan Can Türkay ve Cem Ünüvar tarafından kuruldu. 37 binin üstünde kullanıcıya sahip olduklarını belirten Senih Mete, aylık yüzde 170 büyüdüklerini ifade etti. Senih Mete, sundukları hizmetle ilgili şunları söyledi: "Finfree uygulaması üzerinden bir kullanıcı ücretsiz ve risksiz bir şekilde borsayla tanışabiliyor, sanal portföyü ile yatırımı deneyebiliyor ve para ödülü kazanabiliyor. Yatırımcılar, Finfree üzerinden Borsa İstanbul'daki ve Amerikan piyasasındaki en kârlı, en hızlı büyüyen şirketleri keşfedebiliyor, bir sonraki yatırımını hızlıca bulabiliyor."
FARKINDALIĞI ARTIRDI
Pandemi döneminde ilginin büyük ölçüde arttığını söyleyen Senih Mete, rakamlarla ilgili şu bilgileri paylaştı: "Pandemi döneminde 160 bin olan 2000 sonrası doğan yatırımcı sayısı 500 binin üzerine çıktı. Muazzam bir ilgi başladı. Özellikle yeni halka arz olan şirketler için on binlerce yeni yatırımcı piyasaya katıldı. Finfree ile borsayı hiç riske girmeden ve zorlanmadan öğrenebiliyor, yatırıma başlayabiliyorsunuz. Aynı zamanda hisse senetlerinde saatlerce vakit harcamayıp ihtiyaç duyduğunuz tüm verilere ücretsiz erişebiliyor, hızlıca yatırım yapabileceğiniz şirketleri keşfedebiliyorsunuz. Yatırımcılar rahatlıkla portföylerindeki hisselerin takibini yapabiliyorlar. Otomatik olarak portföy grafiğine, endeks ile altın ve döviz ile performansını karşılaştırabiliyor."
HEDEF 1 MİLYON YATIRIMCI
FINFREE'NIN 1 milyon milenyal yatırımcıyı ülkemize kazandırmayı hedeflediğini aktaran Senih Mete, sözlerine şöyle devam etti: "Şu ana kadar 37 bin kullanıcıya ulaştık. Birkaç ay içinde 100 bin kullanıcıya ulaşmış olacağız. Türkiye İş Bankası'nın ana sponsoru olduğu Workup Girişimcilik Programı'nın da desteğiyle daha fazla kullanıcıya ulaşmayı hedefliyoruz. Yıl sonu hedefimiz 300 bin kullanıcıya ulaşmak. Yeni yılda da ürünümüzü Kıta Avrupa'sına taşımayı hedefliyoruz."
***
AKILLI TELEFONLAR VİRÜS AVCISI OLABİLİR
General Electric araştırmacıları virüs ve patojenleri tespit edebilen parmak ucundan küçük sensör üzerine çalışıyor
PANDEMİ döneminde tanı ve tedavi tekniklerinde önemli gelişmeler yaşandı. Özellikle aşı konusunda gelişmelerin hızlanması insanlığın daha hızlı çareler üretme yeteneklerinin gelişmesini sağladı. General Electric (GE), geliştirilen sensörlerle akıllı cihazların ortamdaki virüsü tespit edebilmesini amaçlıyor. General Electric araştırmacıları ve bilim insanları, havada bulunan virüs ve patojenleri tespit edebilen, parmak ucundan daha küçük bir sensör üzerinde çalışıyorlar.
MİKROÇİP ÜRETİLECEK
Ulusal Sağlık Enstitüleri'nden iki yıllık araştırma bursu alan projenin baş bilim insanı Radislav Potyrailo, Kovid-19 salgınının yarattığı ihtiyacın kendilerine ilham verdiğini belirtiyor. Proje sonunda sadece belirli bir molekül tarafından aktive edilebilen bir mikroçip üretilecek. Bu molekül ilk aşamada Kovid-19'a sebep olan koronavirüs olacak. New York, Niskayuna'daki laboratuvarda geliştirilen teknoloji ile Kovid-19 sonrası dönemde de bu tür sensörlerle donatılmış akıllı telefonlar ve akıllı saatler aracalığıyla kullanıcıların, havada bulunan virüs, patojen ve tahriş edici maddeleri ve miktarını tespit edebilmesi ve bu tür maddelere maruz kalmaktan kaçınabilmesi amaçlanıyor. National Institutes of Health (NIH) ile birlikte geliştirilen projenin ileri aşamalarında planlanan, toz ve ortamda bulunabilecek az miktarda gaz ve kimyasalı da tespit edebilen endüstriyel sensörlerin de geliştirilebilmesi adına GE'nin yıllara dayanan deneyiminden yararlanılacak.
***
TIR BEKLEME SÜRESİ YÜZDE 43 AZALIYOR
LOJİSTİK sektörü teknoloji girişimlerin geliştirdiği çözümlerle daha verimli çalışıyor. Tırport, sahip olduğu teknolojilerle hem lojistik firmalarına ve üreticilere, hem de kamyonculara mevcut iş akış süreçlerini daha etkin yürütmelerine olanak sağlıyor. Avrupa'nın lojistikte önde gelen üç dijital platformu arasında yer alan Tırport, lojistik operasyon yönetiminde verimliliği yüzde 80'in üzerinde arttırırken, kamyoncuların dönüş yükü bekleme sürelerini yüzde 43 azaltıyor. Uygulama, lojistik operasyonlarının gerçek zamanlı ve konum tabanlı izlenerek yönetilmesine de imkân veriyor. Tırport'un dijital çözümleri ile lojistik sektörünün dijital dönüşümüne rehberlik ettiklerini aktaran Tırport Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Kale, "859 bin kamyonun yollarda olduğu Türkiye'de taşımanın yüzde 90'ı karayollarıyla yapılıyor. Ülkemizde bir günde yapılan yaklaşık 450 bin FTL taşımanın üçte biri kontratlı taşıma olarak, 300 bin taşıma da spot pazarda gerçekleşiyor" dedi.
% 37'SI BOŞ DÖNÜYOR
Yollardaki 859 bin kamyonun yüzde 95'inin şahıslara ait olduğu bilgisini veren Kale, "Yurtiçinde bir kamyon yeni yük bulmak için iki buçuk gün bekliyor. Ve yüzde 37'si boş dönmek zorunda kalıyor. Avrupa'ya giden TIR'larımızın ise yüzde 82'si boş dönüyor. Bu durum kamyoncuların bütçesini olumsuz yönde etkilediği gibi, küresel ısınmanın başlıca sebebi olan karbon salınımını da artırıyor" diye konuştu. Sektördeki beklemeleri azaltmak, verimliliği artırarak sürdürülebilirliği sağlamak için lojistik sektörünün uçtan uca dijital dönüşümüne önderlik ettiklerini vurgulayan Kale, "Günlük 2 bin 500-3 bin kamyon taşıma yapan lojistik firması operasyonunu yaklaşık 200-250 kişilik bir ekiple yönetirken; bizim sistemimizde bu işi 10-15 kişiyle daha etkin ve verimli yönetebiliyor" dedi.