Kahramanmaraş'ta 7 katlı Anadolu Apartmanı'nın enkazından 28 saat sonra 24 yaşındaki Rümeysa'yı sağ çıkaran ekibin başındaydı Yalçın Örsoğlu. Artvin'de yaşayan, dağ ve doğa rehberi olarak yaşamını sürdüren Örsoğlu, 6 Şubat depreminin hemen ardından gittiği bölgede aralıksız 6 gün boyunca arama ve kurtarma çalışmalarına katıldı. Profesyonel dağcı ve sporcu olması, arama kurtarma konusundaki eğitimi, Rümeysa gibi nicelerinin yeniden hayata tutunmalarına yardım etti.
Benim kendisini tanımam, gezgin ve yazar arkadaşım Banu Özkan Tozluyurt aracılığıyla oldu. Banu, sosyal medya hesabında paylaştığı iki görselin altına şu notu düştü:
"Şu gördüğünüz kırmızılı adamla 261. saatte mucizeler yaşanan yerlere bir nefes olabilmek için 48 saattir bir başka çabanın içindeyiz. Oysa, bundan 6 ay önce Karadeniz yaylalarında türkü söylüyorduk! Bir başka dedim; çünkü o, arama kurtarma ekibinde günlerce yeraltında çalışıp 5 depremzedeyi enkazdan canlı çıkardı. Şimdi yerüstünde bir başka çaba harcıyoruz beraber 40 kişiyle.
Televizyonda milyarların havada uçuştuğu akşam 'Ben ne yapıyorum?' diye düşünmedim değil! Bin lira, 500 lira, 3 bin lira ile ne yapabilirim ki dedim ve sabah bu işten vazgeçeceğimi söylemek üzere yattım! Ama çoğu birbirini hiç tanımayan 40 kişinin çabasını, kıymetini, uyumunu, vicdanını, verdikleri on liranın değerini görünce; ekranda izlediğimin benim hayallerimin önüne geçmesine izin vermedim. Umudunuzu kaybetmeyin ve kimsenin umudunuzu yok etmesine izin vermeyin. Umudunuzu korumak içinse, iyi bir şeylerin ucundan tutun, işe yaradığınızı hissetmek iyi gelecek. Bana iyi geliyor, size de iyi gelir!"
Dün sabah Banu ile telefonda konuşurken, sadece kederde değil iyilikte de bir olmayı başaran bu güzel milletin bir parçası olmanın önemini bir kez daha anladığımızdan da söz ettik. Karadeniz gezi rehberi arkadaşı Yalçın'ın önce yerin altındaki canları kurtarırken şimdi de geride kalanlara sıcak bir çatı sağlamak adına Banu ve 40 arkadaşıyla birlikte küçüklü büyüklü katkılarıyla 3 konteynerle başladıkları iyilik zincirinin nasıl da halka halka büyüdüğünü heyecanla ve umutla anlattı.
Banu ile önceki akşam yüzlerce televizyon ve radyo kanalının ortak yayınında hayırda birbiriyle yarışan milyonlarca insan ve kurumu konuşurken, bir yandan da yapılan bunca güzelliği değersizleştirmeye çalışanlardan bahsettik. Ama biz kötüyü değil, güzeli daha çok konuşmalı ve yapmalıyız artık.
9 milyon 10 bin SMS atarak katkıda bulunan nice isimsiz insan ile 115 milyar 146 milyon 528 bin TL bağışta bulunan kişi ve kurumları daha çok desteklemeli ve motive etmeliyiz. Vicdanlarımızı değil, insanlarımızı rahatlatmanın peşindeyiz çünkü. Gün artık yaraları sarma günü ve devlet-millet el ele bunun da üstesinden geleceğiz Allah'ın izniyle.
Hollanda'da yaşayan kız kardeşimin 10 ve 12 yaşındaki oğulları gibi nice evlatlarımız bize bu güveni veriyor. Yeğenlerim Berat Mete ve Teoman Doğan, okudukları okulda arkadaşları arasında (okulda sadece 4 Türk öğrenci var, gerisi dünyanın dört bir yanından yabancı uyruklu çocuklar) yaptıkları bağış çalışmasıyla topladıkları 1300 euro'yu depremzedeler için AFAD hesabına yatırdıklarını gururla anlatırken, iyilik çabasına devam edeceklerinin de sözünü verdiler.
Küçük büyük demeden, az çok diye düşünmeden yapılan her yardım ve iyilik herkesi mutlu edecek. Deneyin, siz de göreceksiniz...