Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bırakırken yılın son günlerinde peş peşe güzel haberler geldi. 90'lı yılların yanlış politikaları ve popülist kaygılarla devletin üzerine taşıyamayacağı yükler bindirildi. Geçmiş siyasetçilerin yaptığı bu yanlışlardan biri de EYT konusuydu. Birikmiş sorunları bir bir çözen mevcut iktidar yeni yıl öncesi de EYT'lileri sevince boğdu.
2 milyon 250 bin kişinin, aileleriyle birlikte 10 milyonu aşan bir topluluğun yıllardır beklediği müjde, Başkan Erdoğan tarafından bizzat açıklandı. Bir Ankara gazetecisi olarak kabine içinde ve bürokraside EYT sürecini yakından takip ettiğim için bu sorunun Başkan Erdoğan'ın kararlı tutumu, doğru kaynak kullanımı tecrübesi ve "Bir söz verdik, tutmak zorundayız" siyaset anlayışıyla nasıl çözüldüğüne de şahidim.
Ve perşembe öğleden sonra milletin evinde çok özel bir başka programda, yine "vizyon, hedef ve isabet" üçlüsüne şahit oldum. 2020'de açıklanan "1 milyon istihdam" projesinin amacı, yazılımcı gençler yetiştirmek ve istihdam etmekti. Başkan Erdoğan'ın, hedeflerin de üzerinde bir sonuç alınarak 1 milyon 96 bin 566 gencin eğitimlerini tamamladığını ve 2023 yılında da devam edecek proje için hedefin 2 milyona çıkarıldığını açıklaması çok önemliydi.
Bu ve önümüzdeki yüzyılın genel geçer mesleklerinin en başında gelen yazılım üzerine yetkin gençler yetiştirmek, bugünlere değil, gelecek on yıllara yatırım çünkü. Programa katılan gençlerle sohbet etme imkânı bulduk. Sadece bilgisayar ya da yazılım eğitimi alan gençler katılmamış bu projeye. Örneğin, bir kızımız diyetisyenliği bitirmiş ve burada aldığı eğitim üzerinden oluşturduğu yazılımla müthiş bir başlangıç yapmış mesleğine.
"Yaparsa Erdoğan yapar" deyiminin ne içi ne de altı boş. Zira Erdoğan, içeride yaptığı atılımlar bir yana, Müslüman halklar başta olmak üzere dünyada "barışın ve insanlığın sembol ismi" haline geldi. Amerika ve sözde gelişmiş Batı'nın sadece görünen yüzüyle bir yalan dünyasından ibaret olduğu son olarak Kovid salgınında ve Ukrayna Savaşı'nda görüldü. Barış için çaba harcamadıkları gibi savaşın devam etmesi yönünde ellerinden geleni yaptılar.
Bütün iş yine Türkiye'ye ve Erdoğan'a düştü. İnsani tavır, yaraya merhem olma, dünya için barışı tesis etme ve daha nice başlığın sahibi de, öncüsü de Erdoğan oldu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yıl sonu değerlendirme toplantısında yeni Türkiye'nin dış politikasını anlatırken söylediği şu iki cümle çok çarpıcıydı:
"Biz Türkiye olarak sadece değişime ayak uydurmadık, değişimi öngörüp şekillendirmek de artık bizim politikamızın ana omurgası. Sorunla mücadele, fırsattan istifade ettiğimiz 2022 de dış politikada etki alanımızın genişlediği yıl oldu. Küresel istikrara ve milli refaha katkı yapan Türkiye, küresel siyasetin önemli merkezlerinden birisi olarak bizi tescilledi."
Özetle; barış masasını kuran da, gıda krizini çözen de, enerji düğümünü açan da Erdoğan oldu. Başkalarının kurduğu masalarda yer bulmaya çalışan Türkiye değil, kendi kurduğu masalarda kimin nereye oturacağına karar veren "Büyük Türkiye", işte bu yeni Türkiye'dir.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının Türkiye Yüzyılı olması da işte tam bu yüzden. Başta güzel ülkeme ve milletime olmak üzere tüm dünya insanlarına sağlık, huzur, barış, mutluluk dolu bir yıl diliyorum...