Önce "Bez parçası" dedi, "Sonuna kadar karşıyım" diye diretti. Sonra AK Parti ve MHP'nin oylarıyla gerçekleştirilen kamuda başörtüsü düzenlemesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali için yapılan başvuruya partisinin grup başkanvekili olarak imza verdi. Genel başkan olduktan sonraki siyaset yolunda, başörtüsünü ötekileştiren politikalara öncelik vermeye devam etti.
Sonra gün geldi, "Üniversitelerde başörtüsü yasağı benim sayemde kaldırıldı" dedi. Hızını alamadı, "Gelin başörtüsünü tartışma konusu yapmaktan çıkaralım" çağrısı yapıp yasa teklifi hazırlattı. Fakat hazırlanan teklifte üniversitelerde ve özel sektörde başörtüsü serbestiyeti olmadığı gibi, kamuda da belli meslek grupları adına üniforma benzeri tartışmalı örtü tanımını işaret eden muğlak ifadelerle yeni tartışmaların önünü açan bir metin ortaya çıktı. Baştan beri hatırlattığım çelişkiler de cabası elbette.
Kimi kastettiğimi anladığınızı biliyorum. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun hiçbir tarafından tutulamayan, siyaseten bir oraya bir buraya savrulan başörtüsü sürecinin en kısa özeti bundan daha iyi anlatılır mı bilemem. Ama kendisinin yeniden ortaya attığı başörtüsü düzenlemesine, bu konunun sarsılmaz savunucusu Başkan Erdoğan'ın bir anlamda siyasal meydan okumasıyla, tabiri caizse kazdığı kuyuya kendi düştü.
"Bu konuda samimiyseniz, gelin en büyük toplumsal uzlaşma, toplumsal sözleşme olan Anayasa değişikliğiyle bu konuyu artık tartışma konusu olmaktan tamamen çıkaralım" diyen Erdoğan'a hemen mırın kırın etmeye başladı. Bu da yetmeyince, Anayasa değişikliği teklifini sunmak üzere Meclis'te grubu bulunan bütün partilerle görüşme yapan AK Parti heyetinin, HDP grup başkanvekilleri ile görüşmesini dillerine doladılar ve bir fitne çıkarmaya, Cumhur İttifakı'nın çatlayacağı algısı yaratmaya çalıştılar.
Nitekim birkaç gündür hem medyalarında hem de siyaset kulislerinde MHP Lideri Bahçeli'nin, partisinin dünkü grup toplantısında çok sert bir söyleme hazırlandığını iddia ettiler.
Ama...
MHP Lideri Bahçeli, son dönemlerde yaptığı her konuşmada olduğu gibi yine fitne ve fesatları boşa çıkardı. "HDP'ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye bile lüzum görmüyorum" diye başladığı konuşmasında, "Bizim gözümüzde HDP neyse CHP de odur ve aynısıdır" diyerek sadece boş tartışmaya nokta koymadı, çok önemli bir siyasal gerçekliğe işaret etti
Sözün özü, MHP Lideri Bahçeli, bir kez daha bütün hesapları bozmuştur. Türkiye aleyhine kurulmaya çalışılan bir tuzağı daha altüst etmiştir. Cumhur İttifakı'nın, çıkara dayalı, ikbal temelli ittifak olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Her ne kadar bir ittifak ortağı olsalar bile, AK Parti'nin hükmi şahsiyetine büyük bir saygısı olduğunu dosta düşmana bir kez daha göstermiştir. Tayyip Erdoğan ile arasındaki ilişkinin, beraberliğin bozulmasıyla ilgili yersiz, temelsiz bütün saldırı ve tahriklere gelmediği gibi, bütün oyunları da bozmuştur.
Yörüğün sırtından kurban kesilemeyeceğini dünya âleme göstermiştir.