Yaşanan hiçbir şey tesadüf değildir. Adım adım kurgulanan bir süreçten söz ediyoruz. Sahneye koyanlar da sahnelenen ve oluşturulmaya çalışılan algılar da o kadar tanıdık ki! Yaşı 30'un altında olan gençler yakın tarihi belki yaşamadıkları için bu tanıdık sürece aşina değiller ama, 40 ve üstü yaş gurubu, objektif olarak konuları değerlendiren herkesin hemfikir olacağı bir olaylar silsilesinden söz ediyoruz. Zamanlama manidar gibi klişe sayılabilecek bir sözü de ekleyip; tanıdık senaryoyu hatırlatalım;
Herşey; ABD'de Başkanlık seçimi ile hızlandı aslında. Geçen Aralık ayında henüz Başkan adayı iken Biden'ın yaptığı konuşmada: "Türkiye'de Erdoğan'ı darbeyle değil, demokratik yollarla, seçimle göndereceğiz" sözü, yeni dönemin şifrelerini de açık etmişti zaten. Son 19 yıldır, eski Türkiye ezberlerini alt üst eden, istedikleri gibi yönlendirdikleri ve yönettikleri Türkiye yerine bölgesinde ve dünyada lider ve tam bağımsız Türkiye'yi adım adım ve herşeye rağmen inşa eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, en büyük engel olarak gören Biden yönetimi; göreve gelir gelmez uyuyan tüm hücrelerin teker teker ayağa kalkmasıyla belli bir senaryo uygulanmaya çalışılıyor. Tıpkı geçmişte 28 Şubat'ta olduğu gibi, tıpkı 17-25 sürecinden itibaren denendiği gibi hala daha her seferinde şiddeti artan operasyonları denemekten vazgeçmiyorlar.
FETÖ'nün türlü çevrelerdeki temsilcileri yeniden sahaya sürülmeye başlandı. Ağustos 2018'den bu yana ekonomi üzerinden saldırılarla, oluşturulan kur ataklarıyla ekonomide tedirginlik ve inişli çıkışlı bir grafik oluşturulması zorlandı. 128 milyar dolar söylemi üzerinden bir algı pompalandı. 104 emekli amiralin ve emekli büyükelçilerin bildirileri ile kafa bulandırılmaya çalışıldı. Terörle mücadelenin simge ismi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında, hiçbir somut karşılığı olmayan, propaganda malzemesi oluşturulacak biçimde doğrudan algı operasyonu yapmaya yönelik sosyal medya saldırıları yapıldı, yapılıyor. Bu da bize gayri nizami harbin yalan esaslı omurgasını hatırlatıyor. Tam da bu esnada; Filistin davasının yılmaz savunucusu Başkan Erdoğan'ı, bebek katili Netenyahu'ya benzeten bir Meral Akşener söylemini, rastgele bulmak da mümkün değil. Hiçbir evrensel gazetecilik literatüründe ve uygulamasında "soru tanımına girmeyen" bir üslup ile tamamen siyasi ve FETÖ ağzı ile tavırlı biçimde ve korsan yayın ile genelleştirilerek Anadolu Ajansı eski muhabirinin operasyonu, çok açık biçimde senaryonun en iddialı teşhirlerinden oldu. İçeride, beş benzemez olarak kabul edilen Millet İttifakı ortaklarını bir arada tutmanın en güçlü motivasyon aracı; erken seçim yapılacağı hedefi sürekli beslendi.
Özetle; küresel vesayetin lideri konumundaki ABD'nin yönlendirdiği, aparatları FETÖ, PKK dahil tüm illegal örgütlerin oyun kurduğu, içeride muhalefet sözcülerine söylem pompalandığı siyasi bir tasarım süreci yaşıyoruz. Biz bu filmi daha önce çok gördük derken; 90'lı yıllar ile 2000'lerin ortaları ve son olarak 15 Temmuz'da en kanlısının yaşandığı saldırılardan söz ediyoruz. Ama bu sefer oyun tutmaz. 2001 sonrasında, tam bağımsız, bölgesinde lider ülke Türkiye yolunda kararlılıkla ilerleyen Başkan Erdoğan'ı sürekli bir engel olarak gören malum çetenin unuttuğu çok önemli bir ayrıntıyı hatırlatalım. Eski Türkiye'de arkasında güçlü bir halk desteği olan, güçlü bir siyasi iradeye ve siyasi akla sahip liderler yoktu.
Şimdi; milli iradenin arkasında dağ gibi durduğu, Cumhur İttifakı ile Cumhuriyetin 100. Yılında güçlü ve büyük Türkiye hedefinde ilerleyen bir Erdoğan var. 2001'den bu yana uğradığı her ihaneti, her krizi yöneten ve yolundan dönmeyen Erdoğan, bu algı ve siyasi tasarım saldırılarını da atlatmayı başaracaktır...