Ne zaman ki dünya milletleri anlam ve mana bunalımına girmiş ise herhangi boyutta savaş veya 'savaş-cıklar' yaşanmıştır tarih boyunca. Birinci Dünya Savaşı'nın sebebi, böyle bir manevi boşluk ve bunalımdan sonra yaşandı. Keza; İkinci Dünya Savaşı da öyle. Yani; teknolojik gelişmeler, sosyal boyutla tamamlanmadığı, desteklenmediği sürece aradaki boşluk doldurulamıyor ve mana ve anlam bunalımı yani manevi boşluk böylece huzursuzlukları beraberinde getiriyor. Bu yüzyılın başından bu yana dünya yeni bir kapışma, yeni bir hesaplaşma ve sert bir kutuplaşma yaşıyor. Bu da; dünyanın genelinde insanlar arası kopuşu ve milletler arası hesaplaşmayı beraberinde getiriyor. Birkaç gün önce Başkan Erdoğan açıkladı; dünyada 52 ayrı bölgede çatışma yaşanıyor, bunun 35'i silahlı çatışma yani savaş boyutunda. Yine Başkan Erdoğan'ın verdiği bilgiye göre; bir milyar 700 milyonluk Müslüman nüfus içinde en yoksul ile en zengin arasında tam 200 kat refah farkı var. Yani, adaletsizliğin boyutu gerçekten korkutucu. Yine yeraltındaki petrolün yüzde 65'i, doğalgaz rezervlerinin yüzde 55'i Müslüman coğrafyasında. Bunu göz önüne aldığınızda; aynı coğrafya üzerinde yerin altındaki müthiş zenginliğe rağmen, yerin üzerinde çok ciddi bir adaletsizlik yaşanıyor.
Bakıyorsunuz; terör, terör suçları, sınırları aşan göç sorunları, açlık, adaletsizlik ve yalnızlık.. Bütün bunlar insanlar üzerinde manevi boşluk ve bunalım yaratıyor. İnsanların tekil bunalımı, milletlerin ve hatta devletlerin arasındaki uçurumu, sevgisizliği, tahammülsüzlüğü körüklediği gibi çatışma ve savaş sebepleri daha da kolaylaşıyor.
Dünyanın genelindeki bu huzursuzluktan Türkiye de nasibini alıyor elbette. Bakıyorsunuz; parası olan da olmayan da, işi olan da olmayan da huzursuz olabiliyor. Bir huzursuzluk sarmalı içinde sıkıntılar da daha az tolere edilebiliyor ve suç oranlarına da yansıyor elbette. İşte; böyle bir tespitten hareketle MHP, önemli bir çalışma başlattı. "İnsanlığın Huzuru Projesi." Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin son bir yıldır konuşmalarında atıfta bulunduğu bu proje, bir komisyon oluşturularak resmileştirildi. Koordinasyon, AR-GE'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter'de olan komisyonun başkanlığını Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar yapacak. İktisatçı, araştırmacıyazar Prof. Dr. Güner'in uzmanlık alanı iktisat teorisi ve iktisat tarihi. Teoriyi tarih ile birleştirerek, pratikte karşılığı çok daha fazla bulunan tahlillerinde aslında hocası Prof. Dr. Sabri Ülgener'e benzer çalışmalarla dikkati çekiyor. Prof. Dr. Sayar'ın başkanlığındaki komisyon alanında uzman bilim insanlarından oluşuyor ve sadece Türkiye değil, tüm insanlığın huzurunun neden bozulduğunu bilime, akla ve gerçeklere dayanarak çalışacak. Bu konuda belli bir yol haritası da çıkaracak olan İnsanlığın Huzuru Projesi, kamuoyu ile de paylaşacak sonuçları.
İmam Gazali'den bir alıntı ile bitirelim huzur ve huzursuzluk ile ilgili sözümüzü.. "Gazali der ki; mutsuzluk-huzursuzluk iki sebepten olur; ya gafletten ya cehaletten. Gaflet, kendini bilmemekten, cehalet çevreyi bilmemektendir. Kendini bilmeyen irfan sahibi olamaz, çevreyi bilmeyen de ilim sahibi olamaz." Gelin hem gaflet hem cehalet içinde olmayalım ve maneviyatımızı da eksik bırakmayalım. Teknolojinin bize getirdiği kolaylıkları kullanırken, sevdiklerimize sarılmayı da unutmayalım.
