Eğer kadınlar bir işi sahiplenmiş, bir yola çıkmışsa geri dönüş artık mümkün değildir. Çünkü; yaradılışında kadınların kararlılık, cesaret ve sağduyunun çok daha yüksek olduğu tüm bilimsel verilerce açıklanıyor. Bunun en temel sebebi de; Yaradan'ın kadınlara bahşettiği annelik duygusu ve içgüdüsü elbette. Diyabakır'da HDP il binasının önünde son iki haftadır nöbet tutan ve sayıları her geçen gün daha da artan analar, işte hepimize bu duyguyu yeniden hatırlattı. Devletin terörle mücadeledeki kararlılığı ve başarısı, öncelikle silahlı mücadeleden geliyor. Bunun, rehabiliteye yönelik doğru politikalarla beslenmesi, silahlı mücadele ile paralel en doğru süreç. Ama herşeyi ne devletten beklemek doğru, ne de sadece devlet politikalarıyla kesin sonuç almak mümkün. Terörle mücadelenin en kökten çözüm adresi; halktan aldığı, sivillerden aldığı desteğin sona ermesiyle olacaktır. Son iki haftadır teröristlerin dağa kaçırdığı veya kandırarak dağa çıkarılan evlatlarının geri verilmesi için nöbet tutan anneler de, bu annelere, asker ve polis evlatları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan annelerin de aynı taleple destek vermesi, onlarla birlikte nöbet tutmaları; gelinen noktanın ne kadar doğru olduğunun en güzel ispatı.
Başkan Erdoğan bu süreci, "Cesaret korkuyu yendi" sözüyle en doğru şekilde tarif etti. MHP lideri Bahçeli'nin "Annelerin cesareti devletten aldıkları güçten" sözü, 'Bugüne kadar bu anneler neden bu nöbeti başlatmadı' diyenlere en güzel cevap oldu. Geçen hafta bir grup kadın gazeteci arkadaşımla gittiğimiz Diyarbakır'da konuştuğum tüm anneler; yaptıkları şeyi kutsamak değil; sadece bir anne olarak evlatlarına kavuşmak isteğine bağlayarak; herkes tarafından en anlaşılır ifadeyi zaten kullandılar. Bu analar; aylardır, yıllardır görmedikleri, hatta ölü mü diri mi olduklarını bilmedikleri evlatlarına kavuşmak dışında bir şey istemiyor. Ve tabii bununla da birlikte; bundan sonra da başka anaların kendi çektiklerini yaşamasını istemiyor. Bu da terörün tamamen bitmesiyle olacaktır elbette.
Devletin özellikle son yıllarda yürüttüğü başarılı mücadelesi artık meyvelerini veriyor. İçişleri Bakanı Soylu'nun açıklamasına göre; terör örgütü 1984'ten bu yana ilk kez bitme noktasına geldi. Hem fiziki şartlar, hem moral üstünlüğü, hem görünür olma ve hem de hedefleri açısından rakamlar ve istihbari bilgilerle desteklenen şekilde terörün artık neredeyse bittiğini söyleyebiliriz.
Terör bir zehir ise; bunun panzehirinin olduğu da bir gerçek. Bu panzehir, sadece topla tüfekle olmaz. Özellikle, yıllardır PKK'dan çeken bölge halkına sunulacak ve önüne konulacak yol haritasıyla mümkün. Kolay değil, 20 yılı aşkın bir ideolojik baskı ile, belediyeler ve kamunun imkanlarını kullanarak yalan ve baskı ile bir öykü yarattı teröristler ve onların siyasi uzantıları. Bunun için yeni bir hikaye yazılıyor artık, tamamen doğru ve tamamen sevgiye ve aidiyete dayalı. Diyarbakır Belediyesine Vekaleten atanan Vali Hasan Basri Güzeloğlu'nun da dediği gibi; Diyarbakır'ın da o yöre halkının da gerçek gündemi: "Huzur, güven, aş, iş ve istikrar..." Ve halk artık kendisi üzerinden bir bedel ödemek istemiyor. Bu konudaki samimiyetini ve kararlılığını da; görevden alınan belediye başkanları ile ilgili hiçbir eylem yapmayarak, tam tersine vekil başkanların hizmetlerinden son derece memnun olduğunu belirterek bunu cömertçe gösteriyor. İtirazı olan?..