Temsa zoru başardı. Adana'da Türk mühendislerince geliştirilen ve üretilen otobüslerini dünya markası yaptı. En büyük başarıyı ise Amerika'da gerçekleştirdi. 2010'da adım attığı Amerika'ya 700'ü aşkın otobüs ihraç etti. Bu başarıyla yetinmedi şimdi de otomotiv ülkesi Amerika'da üretim yapmayı planlıyor.
Temsa'nın bu başarısına geçen hafta yakından şahit oldum. Amerika'nın en büyük otomotiv organizasyonu UMA'nın Atlanta'da düzenlediği fuarda, Temsa'nın yeni modellerini sergilediği standı görünce gurur duydum. Yatırım haberine sevindim. Fuarın düzenlendiği saatlerde Türkiye'den gelen bir haber ise sevincimi ikiye katladı. Sevincimin nedeni bir Türk markasını ABD'de üretim yapar hale getiren başarının tohumlarını atan Özdemir Sabancı'nın katilinin yakalanmasıydı. Sonunda adalet yerini bulacaktı.
İstanbul'a dönüşümde rahmetliye karşı gönül borcumu ödemek için yazdığım Özdemir Sabancı: Bir Türk Samuray'ı kitabının sayfalarını karıştırdım. Anılarım yeniden canlandı. 'Özdemir Bey keşke Temsa'nın bugün geldiği noktayı görseydi' diye düşündüm.
Kitapta naklettiğim 'Gaz Yağı Tenekesi Gibi Otobüs' anısı Temsa bayrağının nasıl yukarılara taşındığını gösteriyor. Kısaca şöyle: Özdemir Sabancı'yı otobüsün direksiyonunda gören Adanalılar şaşırdılar. O gün Özdemir Bey, yönetici arkadaşlarıyla birlikte Japonya'dan gelen prototip otobüsü test ediyordu. Özdemir Bey, arkadaşlarına otobüsü nasıl bulduğu sordu. 'Yamalı bohça, gaz yağı tenekesi' cevapları canını sıktı. Ancak, en çok yakın arkadaşı Çetin Puruççuoğlu'nun cevabına bozuldu. Otobüsü durdurup, Puruççuoğlu'nu indirdi. Aslında onu kızdıran, otobüsün beğenilmemesi ya da fikrine karşı çıkılması değildi. Üretimin gecikmesine tahammülü yoktu. Sonunda, başka bir model geliştirilmesine karar verildi. Üretim, 10 ay uzadı. İlk üretilen otobüse Marathon adı verildi.
Temsa'nın otobüs macerası böyle başladı.