Bundan kelli, bölgede kanadı kırılan bir leyleğin ardından bile "İsrail bu işin neresinde?" diye sormak lazım gelir.
Hayır; bu ne paranoyadır ne de komplo teorisiyle kafayı sıyırmaktır. Söz konusu terör devletinin suikastlar ve sabotajlarla örülü sicilini hesaba katmaktır.
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Sadece son bir yılda İran, Lübnan ve Suriye'de gündeme düşen "malum" suikastları hatırlamanız kâfi.
Takdir edersiniz ki "Mavi Vatan" bağlamında Türkiye'nin Libya hattı üzerinden Akdeniz'de kurduğu barikat, bugün İsrail'in bölgesel tahakküm projeksiyonunun önündeki en büyük engellerden biridir.
Dolayısıyla, Libya Genelkurmay Başkanı El Haddad'ın Ankara'dan havalanan uçağının Haymana civarında "düştüğü" ve beraberindeki 7 kişiyle birlikte hayatını kaybetmesini ne kadar manidar bulsak azdır.
Dahasını isterseniz, bölgedeki her ekstrem dalgalanmada, her "tuhaf" kazada, her açıklanmayan olayda sormamız gereken ilk soru şudur:
İsrail bu işin neresinde?
Bu soruyu kaybettik mi, kaybederiz. Sürecin icbar ettiği hakikat budur.
Mezkûr soruya uygun şekilde hazırlanmak da hayati önemi haizdir.
***
İran'ı ve "direniş ekseni"ni şu ya da bu şekilde enterne etmeyi başaran Irkçı Siyonizm, namlusunu Türkiye'ye çevirmiştir.***
Lafın burasında MOSSAD Başkanı'nın şu sözünü hatırlamanın tam vaktidir: