Gördüğüm kadarıyla Trump'ın başkan seçilmesinden FETÖ'cüler oldukça rahatsız olmuşlar.
Kendilerini teselli etme biçimlerinden bunu rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Erdoğan'ın Trump'la (her şeyden evvel) iletişim kanallarının açık olmasından duydukları endişeyi gizleyemiyorlar. Lakin, Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD'nin yapmaya çalıştığı oldubittiye Erdoğan'ın "eyvallah" çekmemesi üzerine Trump'ın gönderdiği münasebetsiz mektubu ve Türkiye'ye uyguladığı ekonomik yaptırımları hatırlatarak teselli bulmaya çalışıyorlar.
Aslında ne Kamala Harris umurlarında ne de Trump. Her şeyi Erdoğan'a yarayıp yaramayacağı üzerinden değerlendiriyorlar.
İşin garip tarafı, muhalefetimiz de aynı dertten mustarip. Kim kimin acentesi muamma. Belli olan tek şey: Erdoğan nefretiyle konsolide oluyorlar.
Hayata ve olaylara baktıkları tek pencere var: Erdoğan nefreti! O kadar ki amentüleri bundan ibaret. Bu nefret belasına henüz kırkı dolmamış hocalarını bile unuttular.
Trump üzerinden Erdoğan'a kin kusmak bakımından Amerika'daki FETÖ'cüler biraz sinik ama Avrupa'da mukim olanlar bir hayli cevval.
Hele ki Cevheri... Elemanın ekstrası var: Berat Albayrak takıntısı. (Artık nasıl acı verdiyse elemana, dinmek bilmiyor.) Neymiş efendim, Trump'ın damadıyla kankaymış da Erdoğan ile Trump arasında "köprü" falan olacakmış da bilmem ne!
Ulan ne oldu tesellinize? Yeni mektuplar beklercesine birbirinizi teselli ediyordunuz ya hani!
***
Trump'ın başkan seçilmesini koskoca Rusya fırsat penceresi olarak görürken, İran'da bile Trump'la müzakere yapılmasını savunan kalemler arzı endam ederken Türkiye neden yeni dönem için girişimlerde bulunmasın!***
İran'ın tastamam devre dışı kalacak olmasına sevgili Yusuf Kaplan'ımız sevinebilir. Böylece malum "omurga" sıkıntısı felaha kavuşacaktır.