Siyasi Siyonist İsrail, Auschwitz misali toplama kampına çevirdiği Gazze'de, bebeklerine varıncaya kadar Filistinli sivillerin üzerine ölüm yağdırırken, biz de burada bunlarla uğraşıyoruz.
Bir kısmı inadına mıdır nedir, "Araplar bizi arkamızdan vurdular" demeye devam ediyorlar hâlâ.
Şu hâle bakar mısınız:
ABD'den İngiltere'ye kadar yeryüzünün tüm müstekbirlerini arkasına almış İsrail rejimi çoluk çocuk demeden Filistin halkını katlederken, bunlar da eşzamanlı Filistinlilerin üzerinden Araplarla adeta ödeşiyorlar!
Bu nasıl zillet, bu nasıl zamanlama?
Filistinli mazlumların katledilmesi karşısında, "Onlar da bizi arkamızdan vurmuşlardı, oh olsun!" mu diyorlar? Yani, İsrail sayesinde "tarihsel intikamlarının" alındığının katarsisini mi yaşıyorlar?
Peki, arkadan vurulmalarının acısının sona ermesi için Gazze'de daha kaç Filistinli çocuğun vücudunun paramparça edilmesi lazım?
Kaldı ki mahut iddialarının gerçekle de alakası yok.
Zira bizi arkamızdan vuran İngiliz işbirlikçisi Şerif Hüseyin ve oğulları bizden daha çok Filistinlileri sırtından vurdu. Hem de vatansız bırakırcasına.
***
Bunlardan kimi aklı evveller de "komplo teorisinin" belini kırıyor, "Hamas'ı İsrail kurdurdu" diyorlar.***
Kimi ahmaklar da "İslamcıların" Filistin direnişine ideolojik gerekçelerle vaktiyle destek vermediklerini iddia ediyorlar.
Şunu mu demek istiyorlar: "Eskiden İslamcılar nasıl ki FKÖ'nün ideolojik karakteri nedeniyle Filistin direnişine destek vermediler, biz de Hamas'ın ideolojik karakteri nedeniyle Filistin direnişine destek vermeyelim..."
Şayet dertleri buysa, İsrail'in hâlihazırdaki katliamlarını umursamamanın bahanesinden öte bir anlamı yok. Tıpkı "Araplar bizi arkamızdan vurdular" bahanesi gibi.
Lakin, bu iddianın da gerçeklerle alakası yok.
Her şeyden evvel FKÖ 1964'te kuruldu. "Çağdaş İslamcılık düşüncesi" deyince akla gelenlerden 1966'da idam edilen Seyyid Kutub "Filistin Davamız" adlı risalesinde "İsrail sadece güçten, kuvvetten anlar..." diyerek silahlı mücadeleyi önerir.
Hamas mezkûr öneriden çok sonra, tee 1987'de kuruldu.
"İslamcıların" tertipledikleri Kudüs Mitingi'nin 12 Eylül 1980 darbesinin, Kudüs Gecesi'nin de 28 Şubat sürecinin gerekçesi olarak kayıtlara geçtiğini de bilmeyen yok.
Demem o ki, benim güzel "Ablacığım" Ruşen'inin fonlu medyasında boşuna uğraşmasın.
Nevşin Mengü'yle ne yapsa hamakatta yarışamaz.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz