Meksika Kongresi'nde bir sandık içinde muhafaza edilen uzaylı cesetlerin açılıp gösterilmesi "Dünya şokta" spotuyla duyuruldu.
Doğrusu kendi halinde bir "dünyalı" olarak ben pek şoke olmadım.
Üstelik, bizim gazetenin internet sayfalarından ilgili haberin videosunu pürdikkat (full konsantre) izlediğim halde.
Hayır, inandırıcı bulmadığım için değil.
Tam aksine, inanmam için birçok neden var. Her şeyden evvel geçtiğimiz temmuz ayında ABD Temsilciler Meclisi'nde 3 eski istihbaratçı asker, UFO'lar hakkında yeminli tanıklık etmiş, ABD'nin elinde "dünya dışı canlılar" bulunduğunu ama uzaylı araçlara dair kanıtları gizlediklerini açıklamışlardı.
Hatta bu tanıklardan "UFO ihbarcısı" David Charles Grusch, söz konusu uzaylıların birden fazla çalışma arkadaşını yaraladığını söylemişti.
İşbu uzaylılar, bilim insanlarını yaralayacak kadar saldırganlaşabildiklerine göre Spielberg marifeti E.T filmindeki gibi masum değillermiş.
Ne ki, günahlarını da almak istemem. Bilim insanları onlara hiç hoşlanmayacakları bir el hareketi çekmiş veya özel hayatlarına girmeye çalışmış olabilir. Zaten Grusch de verdiği ifadede, arkadaşlarının UFO araçlarından teknoloji elde etmeye çalışırken yaralandıklarını söylemiş.
Demek ki durduk yere saldırmamışlar.
Başta da söylediğim gibi, söz konusu uzaylı cesetleri izlerken şoke olmadım ama fiziksel olarak insana benzerliklerine de şaşırmadım değil.
Gerçi çok da benzemiyorlar. En fazla, İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş'ın Tarık Akan'a benzediği kadar. Boyları da Davutoğlu'ndan çok kısa, Kılıçdaroğlu'ndan da çok cılızlar.
Nasıl anlatsam?..
Sanki evrimleri yarım kalmış, tamamlanmamış gibi bir halleri var. Bunun nedeni, geldikleri gezegende Evrim Teorisi olmadığından olabilir mi?
Dr. House (1. Sezon, 6. Bölümde) "Isaac Newton olmasaydı tavanda yürüyor olacaktık" demişti ya, ondan mülhem biz de "Darwin olmasaydı maymun olarak yaşamaya devam edecektik..." diyebilir miyiz, bilemiyorum.
Benim bildiğim şudur:
İnsanın maymundan gelmesinden ziyade, maymun insandan gelmiştir. Ayet bile var: "Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara 'Aşağılık maymunlar olun!' dedik." (A'râf Sûresi 166. Ayet)
E tabii uzaylı cesetlerin neye ne kadar benzedikleri değil, varlıkları önemli.
Bu nedenle olsa gerek, uzaylı cesetlerin sunumunu yapan Ufolog Jaime Maussan, "Bu uçsuz bucaksız evrende yalnız değiliz, bu gerçeği kucaklamalıyız..." demiş.
Lakin "kucaklayacağız" da ne olacak?
Yeryüzündeki milyarlarca insanın varlığıyla yalnızlığını gideremeyen insanoğlu uzaylılarla mı yalnızlığını giderecek?
Ne olacak yani; "Sizin oralarda durumlar nasıl?" diye sorup merak mı giderilecek veya "Sizin gezegeninizde de her seçimde yenildiği halde koltuğunu bırakmayanlar var mı?" diye dertleşilecek?
Hayır yani, nasıl bir yalnızlıktır bu?
Şayet "ontolojik yalnızlıksa" onun çaresi uzaylılara muttali olmaktan değil, kendini hatırlamaktan geçer.
Yalnızlığın kaynağı bellidir: "Onlar ki Allah'ı unuttu, Allah da onlara kendilerini unutturdu..."
Budur.