Bol ödüllü "Green Book" (Yeşil Rehber) filminin siyahi kahramanı, piyano konserleri verdiği beyazların lokantasında bile yiyip içemez.
Siyahilere yasaktır çünkü.
Bir başka gerçek hayattan alınan ödüllü filmde (Hidden Figures) anlatılan ırk ayrımcılığı çok daha korkunçtur.
O kadar ki, NASA'ya yardım eden 3 dâhi siyahi kadına beyazların tuvaletini kullanmak bile yasaktır.
Lafın burasında, ehli vicdan sahibi herkesin aklına ister istemez şu soru düşer:
SSCB ile giriştiği uzay yarışını kazanmak için kendilerine yardım eden ABD vatandaşı siyahi kadınlara bunu yapan bir ülke, sıradan siyahilere neler yapmaz?
Bunu da yine gerçek hayattan alınan "12 Years a Slave" (12 Yıllık Esaret) adlı filmde kanımız donarak, nefesimiz kesilerek izlemiştik değil mi?
Hatta, "Bir insan bir başka insana bunu nasıl yapar?" diye sormaktan kendimizi alamamış, "Siyahileri insan yerine koymayacak kadar ötekileştirerek..." cevabından başka da bir şey bulamamıştık.
Soru şudur: Narsisizmle malul "ötekileştirme" hastalıkları nihayete erdi mi?
Hayır. Sadece hedef değiştirdi.
Hiç bitseydi ilaç ambargosu yüzünden yüz binlerce Iraklı çocuğun ölümünü seyrederler miydi?
***
Ötekileştirme öyle bir patolojidir ki, siyahilerin haklarını savunma iddiasında olan birçok ABD yapımı filmde bile alttan alta sırıtır.***
Sorsanız yurdum erillerinin çoğu, kadın hakları savunusunda kendini "şampiyon" görür.