Bunların "Türkiye'nin en güçlü siyasi eğilimi anti-Erdoğanizm'dir..." diyen frankofil bir aydıncıkları var.
Hazrete göre bu siyasi eğilim, Akşener'in partisinde, Akşener'den daha büyükmüş!
Kim olduğunun hiç önemi yok... Türkiye'deki kanlı terör saldırıları üzerine yabancı devlet adamlarının Erdoğan'a başsağlığı dileğinde bulunmasına karşı çıkacak kadar anti-Erdoğanizm'le malul bir utanmaz işte.
Lakin asla münferit değil.
"Anti-Erdoğanizm" nereden baksanız çok acayip bir şey!.. Hem de Erdoğan'ı Kürtçe yayın yapan TRT kanalı açtı diye eleştirenler ile PKK'nın siyasi ayağı HDP'ye ittifak kurduracak kadar.
Gelgelelim, bu siyasi eğilim Akşener'in "su kaynatmasına" engel olamamış olacak ki Davutoğlu ikna etmeye çalışmış:
"- Meral Hanım ne ölüm ne de sıtma söz konusu. Biraz gevşeklik iktiza."
"- Hayır, asla! Söz benim ağzımdan çıktı bir kere, ben sözümü yemem."
"- Ben neleri yedim!.. Dünyadaki mazlumların umudu olmuş AK Parti dışında hiçbir siyasi harekette bulunmam; hiç kimse benim dilimden Cumhurbaşkanımın aleyhinde tek bir kelime duymayacak; bu davaya gönül verenleri üzmektense bütün makamları ayağımın altına alırım demiştim. Hepsini yedim..."
"- Biraz şey olmuyor mu Sayın Davutoğlu?.."
"- Hiçbir şey olmuyor! Zamanla alışıyorsunuz..."
***
"Anti-Erdoğanizm" siyasi bir eğilim falan değil, algı operatörlerinin seralarda ürettiği bulaşıcı hastalığa neden olan bir haptır. Tevfik el- Hakim'in "Deliler Nehri" misali, içen şappadak deliriyor.***
Söz konusu hastalıkla malul ittifakın doğal olarak da hiçbir ilkesi yok.