Babacangillerin acıklı hallerini gördükçe sizi bilmem ama bana Kılıçdaroğlu "sevimli" gelmeye başladı.
Hemen söyleyeyim: Babacangiller derken, Davutoğlu hariç değil.
Zira Babacan benim gözümde isim değil bir sıfattır.
Henüz AK Parti üyesiyken, partisinin genel başkanı Sayın Erdoğan aleyhine sinsi sinsi çalıştığını (2018'de Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül'ü desteklediğini; aday olması için CHP, İP ve HDP ile gizli gizli masaya oturduğunu) itiraf ettiği günden beri bu böyledir.
Nasıl bir sıfat mı?
Erdoğan'ın arkasından iş çevirdiğini, "Görünür değildim ama tam göbeğindeydim" ifadesiyle faş etmekle, nasıl bir sıfata sahip olduğunu bizzat kendisi anlatmıştı. Fazla söze hacet yok!
Hiç değilse Kılıçdaroğlu bunlar gibi arkadan iş çevirmedi, kendisini gizlemedi, hep görünür haldeydi. Erdoğan sayesinde elde ettiği hiçbir makam da yoktu. Tam aksine, onun yüzünden muhalefette çakıldı kaldı.
Hülasa, Başkan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na her defasında yenilgi tattırmaktan başka bir şey vermedi.
Babacangillere öyle mi ya? Başbakanlık dahil rüyalarında bile göremeyecekleri makamlara getirdi.
Karşılığında, Erdoğan düşmanlığında Kılıçdaroğlu'yla yarışıyorlar, hatta çokluk geçiyorlar.
İbretle izliyoruz!..
***
Kılıçdaroğlu'nun "şedit muhalefet" tarzı nihayetinde anlaşılır bir şey. Erdoğan'a vefa göstermesi için zaten hiçbir neden yok. Kaldı ki, "Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanı'mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..." gibi herhangi bir söz de vermiş değildi. (Gerçi sözüne sadık kalmak gibi bir sorunu zaten yok ama konu bu değil.)***
Babacangillerin akıl hocalarından adı lazım değil biri, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD'nin olmadığına bizi ikna etmek için, "ABD darbe yapmaya neden ihtiyaç duysun ki" demişti, "elinde sonuç alabileceği ekonomi gibi çok daha etkili dinamikler var."