Merhum Erbakan'a "Ulan pezevenk" dönemin Başbakanı Erdoğan'a da "Angut" diye hakaret eden bir paşayı eleştirdiğim için maruz kaldığım 6.500 TL tazminat cezasını Yargıtay onamıştı.
Ben de naçar...
Yargıya taşınma ihtimali olan polemiklerden kaçınma kararı almış, "Adı 'yandaşa' çıkan kendi halinde bir yazarım, bu yaştan sonra 'yandaş yargının' eline düşmek istemem!.." demiştim.
Şu talihsizliğe bakın ki, yargının "kapsama alanına" girecek konulardan kaçınayım derken, bugün bizzat bir "yargı kararını" eleştireceğim!
"Madem talihsizlik addediyorsun, eleştirme sen de!" demeyin.
Bezen öyle yargı kararlarına şahit olursunuz ki isteseniz de susamazsınız!
Mesela...
Kamuoyunda "Badeci Şeyh" olarak bilinen 67 yaşındaki Süleyman Işık adlı luti bir sapığın 62 yıl olarak belirlenen cezasının, Yargıtay tarafından bozulma kararına nasıl susacaksınız?

***

Gerekçeli kararının hülasasına bakacak olursak, "mağdurların rızası olduğu" anlaşılmış.
"Rıza" varsa, "mağdur" da yoktur zaten değil mi?
Peki ya ahlak?
Pozitif hukuka göre hukukun ahlaki bir bağlayıcılığı yoktur. Eğer ahlak ve hukuk örtüşüyorsa da rastlantısaldır.
Yani, pozitif hukuk ahlaka bakmaz. Baksa da ahlaksızlıktan ötürü kimseciklere 62 yıl ceza kesmez.
Pozitif hukuk eleştirisi karşısında kıyametleri kopartan, nerdeyse "laiklik elden gidiyor" yaygarası kopartan "Natotürkçü genç çeriler" hadi buyurun bakalım: Pozitif hukuka toz kondurmadan o sapığın tahliyesine nasıl isyan edeceksiniz?
Sosyal medyada görüyorum, isyan ediyorsunuz, çok da doğru yapıyorsunuz; lakin, pozitif hukukta hiçbir dayanağınız yok!
Lami cimi yok, ahlaka başvuracaksınız! Ahlaka, yani doğal veya tabii hukuka.
Hukuksuz ahlak işe yaramaz, ahlaksız hukuk da adil olmaz.
Hukuk insanların davranış ve eylemlerini düzenleyerek yaptırım koyar; ahlak insan eylemlerine sınır getirir ama yaptırım koymaz.
Ahlak ve hukuk tabii hukukta birleşir.
Ancak tabii (doğal) hukuka göre hukuk, bireyler üzerinde ahlaki bir bağlayıcılığa sahiptir. Tabii hukuk, hukuka evrensel ve ahlaki bir değer olarak yaklaşır. O kadar ki, hukuk kuralları bizatihi ahlaki oldukları için hukuktur.
Ahlakın kaynağı da ilahi iradedir. Fıtrat dini olan İslam'ın hukuku da tabii hukuktur. Değişmez evrensel ilkeleri ihtiva eder.

***

Şayet derdiniz, "Kur'an bizi bağlamaz" diyerek adeta "paralel din" kuran Süleyman Işık gibi sapıklar üzerinden tasavvufu veya Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş'ların "tarikat" yolunu karalamaksa o başka!
Şuncağazı unutmayın ama:
İman ettiğiniz pozitif hukuk o sapığı tahliye ederken, gerçek tarikatın bağlı olduğu "İslam hukuku" en ağır şekilde cezalandırır.
Bir de şu var:
O sapık çıkıp "Ben LGBT'liyim..." derse, ne diyeceksiniz?
Elbette aynı şey değil.
Tamam, birinde dini duygular istismar edilmiş veya iradesi dinsel istismarla iptal edilmiş... Peki o LGBT propagandaları, LGBT'li yaşam tarzı nakil vasıtası o filmler hiçbir şeyi istismar etmiyor mu?
Meftun olduğunuz pozitif hukuka göre...
Her iki durumda da sonuç itibariyle "Alan razı veren razı" değil mi?