Orhan Pamuk'un canına minnet bir tartışma "tedavüle" sürüldü. Son romanında Atatürk'le dalga geçiyormuş, mevzu bu.
Valla nerden baksan iyi reklam.
Her şeyden evvel Atatürk'ü sevmeyenlerin ziyadesiyle ilgisini çeker, dahası sempatisini kazanır.
"Atatürkçüler" de sanıldığı gibi tepki falan göstermez. Hayır, bu bir tahmin değil, sosyal medyadaki tepkilerinin hülasası. Değil mi ki Orhan Pamuk, Başkan Erdoğan'a "muhalif", istediği kadar kaptırıp gidebilir.
Bunların Atatürkçülüğü zaten Erdoğan düşmanlığından ibaret.
Erdoğan tam bağımsızlık yolunda emperyalistlere ve taşeronlarına direniyor, bunlar Erdoğan'a!
Gazi Paşa, "Bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!" demişti.
Bunların hali pürmelali çok daha korkunç!
Ecnebilerin nasihat veya planlarıyla yükselme hülyasındaki garabet şöyle dursun, bunlar Türkiye'nin bizzat yükselmesine karşı.
Zira bunların CHP'si Avrupa'ya, "Türkiye'ye yatırım yapmayın, Erdoğan'a yarar" demişti, ötesi var mı!
Atatürk'le kurdukları ilişki "dünyada mekân ahirette iman" diskuruna iman etmiş gevşek dindarların dinle kurduğu ilişkiye benziyor.
Kelimenin tam anlamıyla samimiyetsizlik!
***
Ortodoks muhaliflerin halleri gerçekten de perişan. Sadra şifa ne bir sözleri var ne de tek bir icraatları.
İşleri güçleri yalan dolan.
Belediyecilikleri de İzmir'den İstanbul'a kadar içler acısı.
Kadına şiddet, cinsel saldırı, adam kayırma, rüşvet, yolsuzluk diz boyu. Hiç insan "muhalefetteyken" bu kadar kirlenir mi?
Yazarçizerlerinin çoğunun seviyesi zaten yerlerdeydi. Fakat ahlaken bu kadar düşük olduklarını tahmin etmiyordum.
Nasıl üçkâğıtçılıklar, nasıl cıvık cıvık yağdanlıklar, üç kuruş menfaat için panayır hokkabazları gibi nasıl kırk takla atmalar, olursa o kadar olur!
Adam solculuğu / devrimciliği kimseye vermiyor, dünkü "ülkücü"
Mansur Yavaş'a biat etmişçesine yandaş! Adam sosyalist olmakla övünüyor, İBB Başkanı için nerdeyse kendine jilet atacak.
Bir de nevzuhur muhalifler var.
Davutoğlu mesela. "Ömrüm
CHP ile mücadeleyle geçti" dedikten sonra
Kılıçdaroğlu'nun "refiki" oldu. Liyakatli hali böyle, bir de liyakatsiz olsaydı ne olacaktı, bilemiyorum!.
Babacan'ın arkasındaki
Abdullah Gül bir gazeteye (Taha Akyolgillerin gazetesine)
verdiği bir demeçte,
"Paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi" diye hayıflanmıştı.
Paradigmayla kastettiği
"Milli Görüş" çizgisiydi.
İşin garibi şu:
Saadet Partisi bu çizginin temsilcisi olmak iddiasında ama Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu bu çizgiden
(Milli Görüş) kopmakla övünen Gül'ü CHP'ye çatı adayı olarak önermişti.
***
AK Parti mi?
AK Parti'yi Erdoğan'dan yani ruhundan kopartmaya çalışan AKP'lilerin çoğu "nevzuhur muhalif" oldu, lakin "içerde" kalanlar var. İşleri güçleri makam mevki, menfaat olanlar.
Herkes Erdoğan'a düşman, bunlar Erdoğan'ı sevenlere. Ama nasıl sinsice, nasıl şeytanlıklarla!..
Başkan Erdoğan'ın bu aziz milletle kurduğu gönül köprülerinin mirasyedileri gibiler. Bir gönül kazandıkları vaki değil ama gönül yıkmakta üzerlerine yok!
Geçen sefer yazdım, AK Parti'de 3 dönem milletvekilliği yaptıktan sonra ayrılan
Yeneroğlu adlı şahıs "Çocuklarımın yüzüne bakabilmek için AKP'den ayrıldım" deyince ağızlarını açmamışlardı. Sayın Erdoğan'a birkaç gün evvel de
"diktatör" dedi yine sustular.
Dün de böyleydiler.
Eski Maliye Bakanı Berat Albayrak topyekûn lince maruz kaldığında da hep susmuşlardı.
"Berat Albayrak, Türkiye'nin yurtdışında emanet olarak bulunan tüm altınını Türkiye'ye getirdiği için dış çevreler tarafından da hedef alındı..." diyen DSP'li eski Ekonomi Bakanı
Masum Türker kadar bile olamadılar.