Öyle bir atmosfer ki insan ikrah ediyor. Herkes kendi "gettosuna" kapanmış, "hakikatin hatırı" diye bir şey kalmamış.
"Siyasi aşiretleşme" en basit adalet duygusunu bile mefluç etmiş.
Mizan yok, izan yok, insaf yok!
Vicdanlar öyle kararmış ki "Haklıya haklı, haksıza haksız" diyemeyecek kadar!..
Varsa yoksa "vur - kır - parçala / bu maçı kazan" bencilliği.
Yegâne dünya görüşü menfaatten ibaret olan öyle "AKP'liler" var ki onlara bakanın hükümeti desteklemesi mümkün değil.
Aynı şekilde...
Sayın Erdoğan'ın gitmesi için müstevlilerle işbirliğine razı öyle "muhalifler" de var ki onlara bakıp da hükümeti eleştirmek düpedüz insafsızlık!
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Hasbelkader bir köşe yazarı, "Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük sel, çok büyük yangın veya çok büyük deprem gibi doğal afetler lazım..." diyebiliyor!
Bre muvazenesiz, bre idraksiz! Hadi
Elazığ ve
İzmir depremi doğal afet beklentini kesmemiş!
Günde 200 yurttaşımızın ölümüne neden olan
Kovid-19 pandemisi de mi kesmedi?
Ki, ekonomik planda sadece 25 milyar dolar turizm kaybımız var! Yeni yetme değilsin, 99 depreminde hükümetin nasıl beyaz bayrak çektiğini bilirsin.
Şimdi onca afete rağmen hükümet dimdik ayakta.
Gerçi derdiniz de bu zaten ya!
Hem "memleket batsın, yerle yeksan olsun yeter ki Erdoğan gitsin" diyorsunuz, hem de "Erdoğan kutuplaştırıyor" diyorsunuz!
Hiçbir konuda samimi ve sahici değilsiniz...
Bakınız, lideriniz
Kılıçdaroğlu da kutuplaşmaktan çok şekvacıydı. Hatta İBB Başkanı seçimleri döneminde "
dövene elsiz, sövene dilsiz" moduna girmişti.
Lakin birkaç gün evvel "ahlaksızların"
Cumhur İttifakı'nda, "ahlaklıların" da kendi ittifaklarında yer aldığını söyleyecek kadar tozuttu.
***
O köşe yazarı "doğal afet" bekleyedursun, doğal olmayan afetlere matine - suare maruz kalıyoruz.
Yalan dolan, algı faaliyeti gerçekten de afet mesabesinde.
Hem de
SMA hastası çocuklarımızı bile istismar edecek kadar.
Sağlık Bakanımız
Fahrettin Koca'nın "Ülkemizde tedavi almayan bir tane bile
SMA hastamız bulunmamaktadır. Tedavi masraflarının tamamı devletimiz tarafından ücretsiz olarak karşılanmaktadır..." şeklindeki açıklamasının ardından
Sayın Cumhurbaşkanımızın da SMA hastası çocuklarımızın her türlü tedavisi için talimat verdiğini
Ömer Çelik duyurdu...
Olan Asuman'a oldu!
"
Liyakat" diyerek yola çıktı, malum ajansın kuyruğuna takılarak malum "tag"ın trolü oldu.
İşin tuhafı, bunların "
ilahiyatçıları" da kendileri gibi.
Vahşice katledilen
Aylin Sözer'in üzerinden geçen gün, "Bu dönem Müslümanlar ve özellikle İslamcılar adına çürüme dönemi olarak tarihe geçecek ve bugün din, iman ve ahlak bekçiliği yapanlar gün gelecek sokağa çıkmaktan bile hicap duyar hale gelecektir..." dedi.
Bu kifayetsiz muhterisin kavline göre "
İstanbul Sözleşmesi" üzerinden dayak yiyen AK Parti aynı zamanda "kadın cinayetlerinin" müsebbibi.
Hayır, derdi "kadına şiddet" falan değil.
"Müslümanlara" çemkirerek aklı sıra zırtolardan alkış alacak, dahası kendine zemin oluşturacak!..
Kendi ağzıyla düştüğü müstekreh çukurdan pespaye bir popülizmle kurtulma kurnazlığını senden önce deneyen çok ilahiyatçı oldu ama randıman alamadılar yiğidim.
Hadi git yat.