Aklı sıra dünyaya nizamat verecek ama okuduğu sıradan bir köşe yazısını bile anlamaktan aciz.
Ahmak...
Satirik mizah nedir bilmez, ironiden, alegoriden anlamaz.
Her şey onda istidat (yetenek) halinde. Adamlık bile.
Adam da değil cudam.
Nasıl anlatsam...
Dönemin çapsız şairlerinden biri Yahya Kemal'e "Üstadım, bende verem istidadı varmış" deyince şu karşılığı almış:
"Demek sizde verem bile istidat halinde kalmış."
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Sultan Vahideddin'e yazdığı ("Âcizleri, halife hazretlerinin gökyüzü seviyesindeki sarayının eşiğine bizzat yüz sürmek şerefinden mahrum kalmanın daha fazla devam etmeyeceği ümidi ve her zaman tekrarladığın sadakat ve bağlılık duygularımın sonsuz olduğu..." gibi ifadelerin yer aldığı) mektup üzerinden
Atatürk'ü "padişahçı" ilan etmek nasıl bir ahmaklıksa,
FETÖ'yle ölümüne mücadele edenleri geçmişteki lakırdıları üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışmak da öyle ahmaklıktır.
Geçen yazımda böyle dedim diye bir kısım ahmak padişahları
FETÖ'yle bir tutmakla, bir kısım ahmak da Atatürk'ü itham etmekle itham etti.
İşin tuhafı bu ahmaklar birbirini üretiyorlar.
Öyle korkunç üretim ki hamakattan göz gözü görmüyor.
Be hey ahmak kavga tarihte değil günümüzde.
Kaç kez söyledim, yineleyeyim:
"
Papyon takmakla, mini etek giymekle, içki içmekle 'Atatürkçü' olamazsın; Nâzım Hikmet'in ifadesiyle 2. Kurtuluş Savaşı'mızın neresindesin, onu söyle! Aynı şekilde, sakal bırakmakla,
tespih çekmekle de "Müslüman" olamazsın;
müstevli kuşatmasına karşı nerde duruyorsun,
mesele orda..."
***
ABD malumunuz S-400 üzerinden
Türkiye'yi tehdit ediyor. Bahaneleri de belli.
NATO müttefikliği, silah uyumu vesaire...
İyi de daha geçenlerde tatbikat yaptıkları NATO müttefiki
Yunanistan'ın da S-300'leri var.
Neden Yunanistan'a tek laf yok?
Çünkü "öteki" biziz.
Hal böyle olunca Türkiye'nin S-400'lere sahip olması demek, müstevlilerin Türkiye'yi havadan tehdit etme "özgürlüklerinin" elinden alınması demek.
Lafın düzünü edelim:
Dünya sisteminin ağababası ABD bu "özgürlüklerinin" ellerinden alınmasını istemiyor.
O tehditler hep bu "sancının" göstergesi.
Peki "S-400'lerin fişini bile takamazlar" diyenlerin "sancısı" neyin göstergesi?
Rahmetli
Attila İlhan bir konuşmasında şöyle demişti: "
Mustafa Kemal Paşa'nın baş özelliği Batı'ya karşı olmak, anti-emperyalist olmak... Ve yavaş yavaş Atatürkçülük değiştiriliyor; Atatürkçülük, Batı'ya karşı olmak, emperyalizme karşı olmaktan çıkıyor, laiklik taraftarı olmak oluyor..."
Anlaşılan o ki "Atatürkçülük" son yıllarda bir kez daha değiştirildi.
Laiklik taraftarı olmaktan çıkartılıp "Erdoğan düşmanlığına" indirgendi.
Müstevli kuşatması karşısında yekvücut olacaklarına "Erdoğan'dan kurtulacağız" umuduyla seviniyorlar. Tıpkı dolar kuru yükselince sevindikleri gibi.
Takdir edersiniz ki bu tip "Atatürkçülük" de
Macron'un,
Geert Wilders adlı Hollandalı o mahlukun,
Fetullah'ın,
Kandil'in "ihtiyacını" karşılıyor.
Aynı şekilde...
Macron'ların Erdoğan düşmanlığı da "Natotürkçü" tesmiye ettiğimiz "Atatürkçülerin" ihtiyacına tekabül ediyor.