Muhalefet olmadan iktidar olmaz. Eleştiri olmadan da ortak akla varılmaz. Cemil Meriç üstadımızın dediği gibi hakikati birlikte aramak mecburiyetimiz var.
Lakin...
Askerlerimizin şehit düştüğü bir dönemde ertelenmeyecek eleştiriler bile belirli bir üslup gözetilerek dile getirilmeli.
Eleştiriden bahsediyorum tabi "derleştiriden" değil.
Zira, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın yaptığı derleştiri bile değil, psikolojik harp sözcülüğüne soyunmaktır.
Dün de kalkmış, "Neden Putin'in ayağına gidiyorsunuz?" diyor.
Benim anlamadığım şu: Bu muhteremin çapı mı bu kadar, yoksa CHP seçmenini bu kadar çapsız mı sanıyor?
Her ikisi de olabilir.
IMF'yle otel odalarında yakalanan bu muhteremin asıl derdi sanırım Rusya'yla anlaşma ihtimalimiz.
Gerçi bu dert sadece onda yok.
İsrail'den ABD'ye, FETÖ'cülerden mezhep savaşlarına aşeren "kripto DVD'cilere" kadar herkes aynı dertten mustarip.
***
Sıcak çatışmanın içinden geçtiğimiz, şehit haberleri aldığımız bir dönemde Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın uzun bir konuşmasından kısa bir bölümü (bağlamından kopartarak) algı faaliyetine meze yapmak da en hafif tanımlamayla bozgunculuktur.
Mehmetçiğe...
"Siz şehit düşerken 'Başkumandan' konumundaki Erdoğan gülüyordu" demeye getirmek kadar korkunç bozgunculuk olabilir mi?
Günümüz Samanyolu TV mesabesindeki FOX TV algı operatörü Portakal başta olmak üzere "küresel iktidar yandaşı figüran muhaliflerin" koro halinde yaptığı budur.
Şaşıyor muyuz buna? Elbette hayır.
RAND işi "demokratik muhalefetin" bu ülkede bozgunculuktan başka yapacağı hiçbir şey yoktur.
Oysa, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın Trump'a verdiği dünya durdukça unutulmayacak o ironik cevapla her yurtsever övünür.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kim, hangi lider ABD Başkanı'nın yüzüne karşı "petrol kuyusu bekçisi işgalciler" demeye getirecek cesareti gösterdi?
Antiemperyalist olduğunu iddia eden Soner Yalçın arkadaşımız Erdoğan'ın cevabıyla övüneceğine müstevli yandaşı bozguncu koroya iştirak etmeyi maharet sanıyor.
Bel altı siyasetiniz batsın, başka ne diyeyim.
Bir de, "Hz. Muhammed yerli yersiz gülmenin kalbi kararttığını söylemedi mi?" diyerek aklı sıra ayar vermeye çalışıyor.
"Google aydını" bu kadar oluyor işte.
"Benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız" buyurur Hz. Peygamber.
Lakin, Eco marifeti Gülün Adı'ndaki gibi korkuyla iş yürüten kilise gibi korkuyu öldürdüğü için gülmeye düşmanlık yoktur bizde.
Gülmek de vardır hüzün de. Hüzün ana yurttan ayrı düşmektir. Firaktır.
Esas olan mizandır.
Yersiz gülmek de teolojinin değil psikolojinin konusudur.
***
Bozgunculuğun da sonu yok ahlak yoksunluğunun da. "Suriye askerleri Türk askerlerini koruyor" diyen Kılıçdaroğlu'nun partisi CHP'nin Grup Başkanvekili Engin Özkoç adlı şahıs her ikisini birden başaranlardan.
Nerden baksanız acayip bir insan evladı.
Uluslararası anlaşmaları ve insan haklarını hiçe sayarak mültecilerine karşı hunharca davrananları eleştireceğine (ki, Batı medyasında bile mülteciler konusunda Erdoğan'a hak verip mültecilere reva görülen zulmü mahkum edenler var) kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına akıl almaz hakaretlerde bulundu.
Hem de ipten kazıktan kurtulmuş gibi: "Şereften yoksunsun, haysiyetten yoksunsun, onursuzsun ve şeytansın..."
Felsefe Hocamız Buud Hayri Bey bir gün küfrederken yakaladığı bir öğrenciye, "Lağım ağızlı evladım benim, seni annen kurulamadan mı sokağa fırlattı?!" demişti.
Biz bu ahlak yoksununa ne desek bilmem ki?