Size bir şey söyleyeyim mi; serlevhamızdaki saçmalığın, alakasızlığın ben de farkındayım.
Size bir şey daha söyleyeyim, bunun bir nedeni var.
Bir önceki yazımda Davutoğlu mu Babacan mı yoksa Karamollaoğlu mu diyerek kendi aralarında mukayese yapmıştım. (AK Parti'yi elbette dışarda tutmuştum.)
Bugünkü yazı yolculuğumuzda da Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu'nu mukayese edeceğim.
Hatta bir miktar da Melih Gökçek'i üzeceğim. Zira, Yavaş'ı İmamoğlu'na tercih edeceğim.
"İstanbul'da mukimsin de ondan, davulun sesi uzaktan hoş gelir" falan demeyin.
İcraat meselesi hiç değil.
İsterse Ankara'da kar yolları kessin, Mansur Bey de bir avuç tuz atmasın. İsterse, "kar taneleri beni alkışlıyor" desin, fark etmez.
Sinan Aygün'ün (malum 25 milyon pazarlığında) "Bavulla mı?" sorusuna, "Evet, bavul masraflarını meblağdan düşeriz" diye haber gönderseydi de "tercihim" değişmezdi.
Çünkü İmamoğlu'na nazaran Mansur Bey bana daha sahici geliyor. Yani, hatasıyla sevabıyla yurdum insanı.
İmamoğlu'nun (soyadı dahil) sahici hiçbir yanı yok.
"Turgut Özal'ı getirin Türkçeye çevireyim" diyen Cemal Süreya İmamoğlu'nu görseydi, kuvvetle muhtemel, "Türkçeye tercüme edilemez" derdi.
Nihayetinde, "biz bilim adamlarına boyun eğeriz" dediği bilim adamı bir süre sonra telefonla katıldığı televizyon programında, "Kanal İstanbul depremi tetiklemez" dedi diye, "Onu neden programa bağladınız, ben 16 milyonun başkanıyım" şeklinde çıngar çıkartmaya çalışan bir insan evladından bahsediyoruz.
Bütün bunların İran'la alakası mı?
İran'la Türkiye arasında nedensiz ve alakasız biçimde "mukayese" yapanlara heves ettim, diyeyim.
Türkiye'ye aidiyet duymayan, İran'ı övüp Türkiye'yi aşağılamayı marifet sanan, Sisi darbesini bile alkışlayacak derecede tozutan birkaç şaşkına mı cevap veriyorlar, bilmiyorum.
Lakin, ne kadar haklı olurlarsa olsunlar, ABD'nin malum terör saldırısı buna vesile olmamalıydı.
Söz konusu vesilenin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini Bahçeli çok güzel ortaya koymuştur: "Üst düzey bir askeri 'Bana göre suçludur' diye hedef almak barbarlığın ta kendisidir. ABD Başkanı Trump suçlu arıyorsa mesela Pensilvanya'ya bakmalıdır..."
ABD'nin mahut saldırı öncesinde sadece İsrail Başbakanı Netanyahu'ya haber vermesi de Siyonistler bayram yaparken Filistinlilerin neden ağladığını açıklamaya yeter.
ABD emperyalizminin saldırganlığını konuşmak yerine tüm dünya birlik olup "çocukların elinden kibrit alır gibi" İran'ın nükleer enerji sahibi olmasına engel olsun, demek tek kelimeyle zillettir.
Hatta 6. Filo'ya selam durmaktan daha korkunç bir zillettir. Psikolojik harbe gönüllü asker yazılmaktır.
Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası attıkları için olsa gerek ABD'nin bile aklına böyle bir çağrı yapmak gelmemiştir.
Belki de 1988'de 274 yolculu İran'a ait sivil uçağı taammüden vurduklarını unutmamışlardır. Veya Türk savaş gemisi Muavenet'i "sehven" vurduklarını hatırlamışlardır.
ABD'den Ukrayna'ya kadar birçok ülkenin sehven yolcu uçağı düşürdüğünü herkes biliyor.
Nükleer kaza derseniz, Japonya'dan Rusya'ya kadar saymakla bitmez.
Bu arkadaşın "beceriksizlik" üzerinden bugün utanç verici şekilde dillendirdiği şey, İslamofobiyle malul müstevlilerin tüm Müslümanlar hakkında (elbette Türkiye hariç değil) ağızlarında sakladıkları bakladan ibarettir.