Türkiye'de siyaset yeniden dizayn ediliyor, bunu artık tartışamayız. Zaten sosyoloji de hayli zamandır buna alıştırılıyordu.
Lafın düzünü edelim: O eski CHP çoktan bitti.
Onur Öymen'lerin, Emine Ülker Tarhan'ların, Birgül Ayman Güler'lerin yeni CHP'de yeri yok.
Onlar gittiler.
Onların yerine bugün MHP'nin kapı önüne koyduğu Mansur Yavaş, ANAP'tan bozma Ekrem Bey, Atatürk'e "kefere" diyen o CHP milletvekili ve Abdüllatif Şener falan var.
Uzun lafın kısası, eski CHP'nin yerinde yeller esiyor.
Zaten Başkanlık seçiminde AKP'li Abdullah Gül "çatı adayı" olarak düşünülmüş, olmayınca da Babacan'ın adı bile gündeme gelmişti.
Gelgelelim, herkes CHP'deki bu değişiklikten gayet mutlu.
"Bizim yapamadığımızı Fetullah Gülen yaptı" diyen Sözcü gazetesi yazarlarından ODA TV'ye, AKP'li fırıldaklardan "Fetullah kapatması liberallere" kadar herkes.
FETÖ zaten mutlu, tüm firari FETÖ'cüler bunu açıkça dermeyan ediyorlar.
HDP'yi soracak olursanız, "PKK'ya gönül verenlerin sayesinde o koltuklarda oturuyorsunuz" kıvamında.
Mahut "mutluluğun" en büyük algı operatörü de CHP yandaşı FOX TV.
Bakınız, Kurtlar Vadisi diye bir dizi vardı, bilirsiniz. Dizinin kahramanı Polat Alemdar ilk sezonlarda "derin devlet" adına savaşan bir "kahramandı." Sonra devir değişti, dizinin adı Kurtlar Vadisi Pusu oldu. Yeni döneme uygun şekilde İskender Büyük adında bir karaktere Polat Alemdar'ın tüm fonksiyonlarını yükledirler. Polat Alemdar bu sefer, eskiden olduğu şeyle savaşmaya başladı. Ne ki, seyirci hiçbir şey olmamış, dünkü kahramanı ile düşmanı yer değiştirmemiş gibi aynı coşkuyla izlemeye devam etti.
Tıpkı yeni CHP'nin şiddetle karşı çıktıkları AKP'ye evirildiğini fark edemeyen CHP sosyolojisi gibi.
FOX TV de zaten Erdoğan nefreti üzerinden CHP sosyolojisine bu farkı yutturmak için matine- suare algı operatörlüğü yapıyor.
Şuncağızı şerh düşmeden geçmeyelim: AK Parti'yi Erdoğan'dan yani ruhundan kopartmak isteyenlerin alayı AKP'lidir.
Bu nedenle de söz konusu AKP'yle ne yeni CHP'nin ne FETÖ'nün ne de HDP'nin herhangi bir sorunu vardır.
Tek sorunları Sayın Erdoğan'la, onun duruşuyladır.
Bu uğurda her şeyi araçsallaştırmayı mubah görenlerin önde gidenlerinden biri de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'dur.
Mustafa İlker Yücel geçenlerde Aydınlık'ta şunu yazdı: "Albay Hasan Basri Aslan. / Balyoz'da 16 yıl ceza aldı. / Silivri'nin soğuk duvarları arasında esirken, eşi Nefise Aslan kapı kapı dolaşarak tertipleri anlatıyordu. / Nefise Aslan, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan randevu aldı. / Yüzüne "Bizlere destek olacağınızı düşündük, ama olmadınız" dedi. Kılıçdaroğlu'nun cevabı: "Dışarıya karşı, bir darbe davasını destekler konuma düşmek istemiyorum..."
Darbe davasını destekler konuma düşmek istemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu geçenlerde grup toplantısında FETÖ'nün medya ayağına sahip çıktı.
Ergenekon tertibine de siyasi iktidar üzerinden karşı çıkıyormuş gibi yapmıştı.
Hiçbir vakit FETÖ yargısına tek laf etmedi. Hatta, 26 Ocak 2012'de "yargıda cemaat kadrolaşması var diyemem" dedi.
15 Temmuz işgal girişiminin ardından FETÖ'yü destekler konuma düşmemek için Yenikapı mitingine katıldı.
Hemen ardından da FETÖ'ye karşı duruma düşmemek için Fetullah'la ağız birliği içinde "tiyatro" demeye başladı.
Soru şudur:
FETÖ'nün MİT TIR'ları kumpasını arkalarken veya PKK'nın Suriye kolu hakkında "onlar vatanını savunuyor" derken hangi konuma düşmek istemedi?