Bir düşüncenin yanlışlığını veya doğruluğunu mahkeme kararında aramak her şeyden evvel "düşünce özgürlüğüne" aykırıdır.
Lakin...
Mahkeme kararıyla mahkum olmamak da kamu vicdanında mahkum olunmayacağı anlamına gelmez.
Bu basit kıymet hükmünü şunun için hatırlattım:
Belediye başkan adayı, şusu busu ve dahi Kılıçdaroğlu'suyla tüm CHP'liler, PKK'nın siyasi kanadı HDP ile kurdukları malum "ittifak" konusunda sıkıştırılınca, "Yasal parti değil mi canım, aleyhinde mahkeme kararı mı var?" diyorlar.
Madem yasal, neden açıktan açığa değil de gizli ittifak kuruyorsunuz?
Kimden çekiniyorsunuz?
Kamu vicdanından değil mi?
Zaten bunun için doğuda farklı batıda farklı "siyaset" güdüyorsunuz.
Mesela, doğuda Demirtaş'ın sesiyle oy isterken, batıda HDP'yle ittifak içinde olduğunuzu gözümüzün içine baka baka yalanlıyorsunuz.
Olduğunuz gibi görünmek göründüğünüz gibi olmak sizin için bu kadar mı zor?
Neden gizlemek zorunda kaldığınız ittifaklar kuruyorsunuz?
"Gizli ittifak" marifetiyle "siyasi tokatçılık" yapmak, yani, seçmeni dolandırmaya çalışmak siyasi ahlaksızlıktır.
Hiç değilse, gizli ittifak içinde olduğunuz HDP'nin Eş Genel Başkanı Sezai Temelli kadar dürüst olun.
"Mansur Yavaş'ınız da İmamoğlu'nuz da seçilirlerse bizim sayemizde seçildiklerini bilecekler" diyerek hem tabanına teminat vermeye çalıştı, hem de CHP ve Meral Hanım'ın İP'ini kendilerine borçlandırmaya çalıştı.
Demek ki...
CHP'nin başı çektiği "zillet ittifakı" PKK'lı adaylar göstermekle borcunu ödemiş olmuyor.
Seçim sonrası hangi kaosa yatırım yaparak borçlarını ödeyecekler, göreceğiz.
PKK'nın Kandil'deki lideri Karayılan geçen gün kendi haber sitelerinde verdiği röportajda, "Bu seçimler çok önemli. AKP ve MHP'ye verilecek her oy 'PKK katliamını onaylıyorum, PKK'yı vur ve öldür' demektir..." dedi.
Bu lakırdılar aynı zamanda şu anlama gelir:
CHP'nin içinde yer aldığı "zillet ittifakına" verilen her oy PKK'nın güvenliğinin teminatı demektir...
"Zillet İttifakı" deyince kızıyorlar ama PKK'nın umudu haline gelmek "zillet" değilse nedir?
Sadece PKK da değil, FETÖ'nün tüm firari genel yayın yönetmenleri ve kalemşörleri de Kandil'deki Karayılan'dan farklı değil.
O kadar ki, bekalarını, AK Parti ve MHP'nin kaybetmesine bağlamışlar
Peki, söyleyin bakalım: PKK ve FETÖ'nün umudu haline gelmeyi neye borçlusunuz?
Bu soruma makul cevap verirseniz, bu pazar oyumu size vereceğim.
Sahi, neye borçlusunuz?
Yabancı yatırımcılara "Türkiye'ye yatırım yapmayın" demenize mi, 15 Temmuz direnişine "tiyatro" diyerek bozgunculuk yapmanıza mı, PKK'nın Suriye kolu hakkındaki "terör örgütü değildir" şeklindeki açıklamanıza mı?
Yoksa...
Aynı yere yani ABD'nin gözlerine bakmanıza mı?