Hemen 15 Temmuz'un ardından, daha şehitlerimizin kanı kurumadan ihanetin ve aymazlığın dibini gördük.
Bozguncular, 250 insanımızı şehit verdiğimiz direnişe "tiyatro" yaftası vurdular.
Onca insan tiyatro gereği tanklarla çiğnenmiş, Meclis'imiz mizansen gereği bombalanmıştı yani.
Bu kadar korkunçtular!
Terörle kıyasıya savaş verdiğimiz bugünlerde de Milli Savunma Bakanı'mız Hulusi Akar'a kişilik suikastı yaptılar.
"Biz hapiste hasta yatan PKK'lıya da gittik DHKP-C'liye de gittik..." diyen Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinde grup başkan vekilliği yapan o şahıs, Hulusi Akar'ın Mehtap Yılmaz'ı hasta yatağında ziyaret etmesini diline dolamış.
Mehtap Yılmaz'ın en bariz özelliği amansız FETÖ düşmanı olmasıdır, neyin intikamını alıyorsunuz?
Büyük edebiyatçı Nuri Pakdil deyince akla Kudüs gelir; anti- kapitalizm, anti- Siyonizm, anti- emperyalizm gelir.
Neyin intikamının peşindesiniz?
Budapeşte radyosunda, "Türkiye'de kime vatan haini derler? (…) Kim Türkiye'yi Amerikalılara satmış ve satmaya devam etmektedir? (…) İşte bunlar vatan hainidir…" diyen Nâzım Hikmet'i de dünün bozguncuları "vatan haini" yaftasıyla hedefe koymuşlardı.
Günümüzün en azgın "bozguncuları" da Natotürkçülerdir.
Yaftaları da "Atatürk düşmanı."
Nâzım Hikmet olsa şöyle mi haykırırdı bunlara:
Atatürkçülük, Amerikan bombası, Amerikan donanması, topuysa,
"adalet" yürüyüşü yapmaksa FETÖ için, terör örgütünün siyasi ayağıyla ittifak kurmaksa,
müstevliye kuyruk sallamak, biteviye Batıcılık yapmaksa,
"tiyatro" demekse 15 Temmuz direnişine,
"ilahımdır" diyerek kula kulluk etmekse o frankofil kadın gibi
kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben Atatürk düşmanıyım.
yazın, üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet, Atatürk düşmanlığına devam ediyor hâlâ.