Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Mustafa Kemal sizin gibi mürai değildi

Gözleri çakmak çakmaktı. Son derece kararlı bir vurgulamayla, "Ordulaaar ilk hedefiniiiiz..." dedi.
Kaldı, devamını getiremedi.
Herkes ne diyecek diye sabırsızlıkla bekliyordu.
Sıkıştı.
"Neydi lan?" diye zihnini yokladı.
Yok.
Bir daha denedi, yine yok. Boğulacak gibi oldu. Son çare olarak önündeki kâğıtları fark etti.
Gözleri parladı.
İvedilikle araştırdığı kâğıtlarda Başkomutanlık veya Dumlupınar Meydan Muharebesi'nden Yunan'ı 9 gün sonra İzmir'den denize dökme hedefine ilişkin bir yığın not vardı. Bir tek, "Ordular ilk hedefiniz" ifadesinden sonra getireceği "sözcük" yoktu...
Ordu içinde mırıldanma / rabarba da aldı başını gitti:
İzmirli Rüstem: "Paşa Hazretleri neden lafının devamını getirmedi, unuttu mu yoksa?"
Trabzonlu Temel: "La deli misun, koca Paşa hiç unutur mi? Bizi deneyi, bakayi, biliyruk mi? La siz bilmiy misunuz?"
Erganili İdris: "He vallah kurban, ben bilmirem..."
Trabzonlu Temel: "İlk hedefimiz Samsun'dur... Paşamız daha evvel çikmişti ya oraya, herhal yine aklina vurmiştur..."
Arnavut Hakkı: "Olur mu be ya kizanim. Kaç yıl geçmiştir Samsun'un üzerinden..."

***
Gazi Paşa "gözümden kaçmış olabilir" düşüncesiyle tekrar kâğıtlara gömüldü.
Yaver eşzamanlı sokularak, "Paşam" diye fısıldadı, "affınıza mağruren, neyi bakıyordunuz?"
Gazi Paşa zorlukla yutkunarak, "Görmüyor musun çocuk, hedefi unuttum. Biraz önce aklımdaydı, uçup gitti." dedi.
Yaver pat diye söyledi: "Akdeniz!"
"Olay nerde geçiyor, sen ne diyorsun çocuk. Hedef deniz olsaydı, Ege olurdu zaten. Yunan ordularını ordan denize dökeceğim..."
"Paşam, bu sabah siz 'Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri' sözünü terennüm ederken kulak misafiri oldum, ondan diyorum..."
"Yapma ya, öyle mi?"
"Evet Paşa Hazretleri... Dokuz asırlık Türk tarihi, Orta Asya ve Horasan ikliminden Akdeniz'e ulaşmayı hedeflediği düşüncesiyle mi böyle dediniz?.."
***
Elbette böyle olmaz.
Lakin...
İstiklal Savaşı'mızı Mustafa Kemal değil de partisinin grup toplantısında, "Mustafa Kemal'in şu sözünü hiçbir zaman unutmayın" dedikten sonra, bizzat kendisi o sözü unutan Kılıçdaroğlu yönetseydi kuvvetle muhtemel böyle olurdu.
Haliyle, Kocatepe'ye değil Kağıttepe'ye çıkar. Bandırma Vapuru'na da tersten binerdi.
Gelgelelim, bu sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, lider olmadan "lider taklidi" yapan herkesin sorunudur. Annesinin yanındaki şehit çocuğunun kafasını iki eliyle tutup ayaklarını yerden kestikten sonra yanaklarından şefkatle öperken, "ne zaman babanı özlersen, beni ara" diyen fırıldakların / sinsilerin hocası mesela.
Sorun sadece siyasilerin sorunu da değildir.
Mukallitlikle mürailiği karıştıran herkesin sorunudur...
"Maşallah yüzünüz elleriniz nur içinde, verin elinizi öpeyim..." nedir muhterem?
Nerden anladın nur içinde olduğunu, belki güneşe hiç çıkmadığından, bronzlaşmadığındandır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA