Savunma ekonomiden elbette bağımsız değildir. Ekonomisi bitik bir ülkenin güvenliği de tehlikede demektir.
İlk mektep yıllarından hafızama kazınan bir Laz türküsü vardı: "O Maçkalı Hasan'ın yoktur mali melali / Olsa malı melali, olur daha belâlı..."
Gülmeyin, işin doğası sonuç itibariyle budur.
Soru şudur: Güvenlik güçleriyle döviz kurları "terbiye" edilebilir mi?
Sözgelimi, Afrin'e girildiği gibi piyasalara da girilebilir mi?
Ekonomik gerçeklerden az çok haberdar olan herkes kuvvetle muhtemel, "hiç öyle şey olur mu" diyecektir.
Bence de olmaz.
Lakin ABD'nin Trump'ı dünyaya bunu yapıyor işte.
Mesela, Almanya'ya emisyon deyip cezayı kesti; 11 Eylül'ü üzerine yıkarım diyerek tehdit ettiği Suudi Arabistan'ın da milyarlarca dolarına çöktü.
Neyle yaptı bunu?
Neyle olacak, elbette sahip olduğu güçle.
***
Mafyanın bile kendine göre kuralları var,
ABD'nin yok. Kendi imzasına bile sadık kalmadı,
İran'la nükleer anlaşmayı bozdu.
Öne sürdüğü koşullar da kuzuya suyumu bulandırıyorsun diyen kurt hikâyesi gibi.
İmzasına sadık kalmak isteyen
Avrupa'ya da "
ağırlaştırılmış ambargoya uymazsanız bedelini ödersiniz" yollu raconu kesti.
Almanya devleti ne kadar kıvransa da
İran'la iş yapan Alman firmaları, ABD yerine İran'ı tercih edecek değil.
Zaten bunu da ihsas ettiler.
ABD'nin
Çin'le anlaşmasına bakmayın, daha sonra sırayı ona da getirecek.
Malumunuz, emperyalizmin acelesi yoktur.
***
Demem o ki, ABD kadar güçlüysen, yemişim ekonomisini / serbest piyasasını deyip dalabilirsin.
Değilsin.
Zaten güçlü de olsan o kadar ahlaksız olamazsın, köklerin belli. (
Rahmetli Cemil Meriç, Osmanlı'nın yıkılmasını diğerkâmlığına ve merhametine bağlamıştı.)
Putin'in
oligarklara yaptığını da yapamazsın, koşullar farklı.
Daha evvel (
6 Aralık 2016, Yeni Şafak'ta) yazmıştım:
Dolara levye de atamazsın.
Hoş, atsan da kâr etmez.
Kaç yıldan beri son derece ağır operasyonlara maruz kalıyoruz. Mesela,
Gezi desisesi öncesi tek haneli olan faiz, Gezi sonrası çift haneye yükselmiş, Dolar derseniz, 2 liranın altındayken 3 lirayı geçmişti.
Fetullah'ın "
teknik nakavt" tesmiye ettiği
17-25 Aralık 2013 darbesini
ve en son olarak da
15 Temmuz işgal girişimini püskürttük!
İmdi, tankla savaş uçaklarıyla ve teknik nakavtla yapamadıklarını en kırılgan noktamız, ekonomimiz üzerinden yapmak istiyorlar. (
FETÖ'cüler de seçim sonrası "sermaye kontrolünün" getirileceği yalanını pompalıyorlar.)
Nasıl direneceğiz?
Liberalizm bize sadece ekonomik değişkenlerle yerleşmedi ki. Sosyal ve kültürel tüm kılcallarımıza kadar girdi.
Liberal bir dünyada egemen güçlere kafa tutarken, kılcallarında liberal değişkenler dolaşan bir toplumla ne kadar direneceğiz?
Ayrıca, büyüme kompozisyonumuzda şöyle bir sorunumuz var: Yatırımlar küçülürken tüketim harcamaları çok arttı.
Tamam, diz çökmeyelim.
Ama gerçekleri de hamasete kurban etmeyelim.
Her şeyden evvel, Merkez Bankası alması gereken aksiyonları behemehal almalı.