"Neler yapmadık şu vatan için" demişti Orhan Veli, "Kimimiz öldük / Kimimiz nutuk söyledik."
Yazık ki hâlâ aynı yerdeyiz.
"Aynı yerdeyiz," dedim ama onun da gerisine düştük galiba. "Nutuk söyleyenlere" bir baksanıza!
Eren Bülbül'ün katillerinin mensup olduğu örgütün adını bile telaffuz etmeden (belâ savma kabilinden) üç-beş lakırdı ediliyorlar sadece...
"Hendekteki arkadaşlarının" örgütüne kükresene biraz Kemal Bey!
Eren'imizi evinin önünde katleden PKK'yı lanetlesene.
Böyle olmaz...
Eren Bülbül, daha 15 yaşında, FETÖ'nün 15 Temmuz işgal saldırısına karşı fasılasız 20 gün "vatan nöbeti" tuttu meydanlarda.
Sen ne yaptın?
Pensilvanya şeytanıyla aynı ağızla "kontrollü darbe" dedin.
Adamın, Mustafa Akaydın senden daha beter. 15 Temmuz şehitlerimizi "devlet öldürdü" demekle yetinmedi; bir de, "halk neden darbecilerin karşısına dikildi," deyiverdi.
Bu kafa ne diyebilir ki Eren'imize?!
"Top oyna, fındık topla ne işin var senin bu yaşta terörist ihbar etmeyle..." demekten başka.
***
Eskiden nutuk atan üçkâğıtçılar vardı.
Ateşli adamlardı.
"
Ey ehli vatan ayağa kalkın" dediler mi ayağa kalkardık. Gerçi,
Süleyman Nazif'in dediği gibi, "
onlar oturdu, biz ayakta kaldık..."
Şimdi de az çok var bunlardan; siyasette, bürokraside, iş dünyasında, medyada.
FETÖ'yle "
ölümüne" mücadeleyi araçsallaştırarak ikbal devşirmeye çalışıyorlar.
Lakin hiç değilse düşmanla işbirliği yapmıyor, müstevlilere kuyruk sallamıyorlar.
Peki siz ne yapıyorsunuz
Kemal Bey?
Hem taşeron terör örgütleriyle aranıza mesafe koyamıyor, hem "
Türkiye güvenli değil, gelmeyin" diyerek o Alman dergisine ülkemizin aleyhinde konuşuyor, hem de karşı çıktığınız sistemde "
başkan" olmak istiyorsunuz.
***
Başarmak istiyorsan her şeyden evvel
Aydın Doğan'ın sakallı elemanının ağzına bakmayacaksın
Kemal Bey!
Dün
Demirtaş'a bağlama çaldırıyordu, bugün bizzat sana "
bağlama" çalıyor, uyansana.
Terör örgütlerinden yüzünü çevir. Müstevlilerden de medet umma.
Ve sorgulamaya başla.
Bak,
Erdoğan, her seçimi kazandığı halde "
mental yorgunluk" diyerek, partisini tepeden tırnağa nasıl kıyasıya sorgulamaya başladı.
Partiler iktidarda kokuşur, senin partin muhalefette kokuştu Kemal Bey!
Mustafa Akaydın,
Eren Erdem vesaire, nedir Allah aşkınıza.
Hele o
Bekaroğlu?
Dün
Mustafa Kemal'e "
kâfir" demişti, bugün bize. Yarın da sana der, hiç merak etme. İnanmıyorsan,
CHP'den ihraç et de gör...
Uzun lafın kısası: Kendini, partini adamakıllı sorgula, bagajlarından kurtul.
Bak o vakit nasıl başaracaksın!..
Ayakkabılarını İstanbul sermayesinin müzesine, aklını
Pensilvanya'ya vermekle olmaz ama!
Artık bunu anla.