Türkiye'de vesayet odaklarının etkisi sıfırlanınca açıktan açığa "küresel vesayetle" iş tutmaya başladılar.
En belirgin özellikleri, "yeminli Erdoğan düşmanı" olmaları.
Evet, düşman, "muhalif" değil.
Nefret gözlerini öylesine kör etmiş ki...
Erdoğan ve AK Parti'ye muhaliflikleri, "Türkiye muhalifliğine" dönüşmüş / dönüştürülmüş, haberleri yok.
***
İçlerinden biri, güya gazeteci...
DEAŞ'ın kanlı Ankara saldırısı nedeniyle yabancı ülkelerin
Erdoğan'a gönderdiği başsağlığı mesajlarını bile içine sindirememişti.
Bir diğeri,
CHP milletvekili...
Lahey'e aşeriyor. Tüm hayali
Erdoğan'ın müstevliler tarafından yargılanması.
Öteki...
MİT TIR'ları kumpasıyla Türkiye'nin uluslararası
toplum nezdinde "terörist
devlet" olarak gösterilmesi
için hâlâ yurtdışında kapı kapı
dolaşıyor.
"Müstevliler" de haliyle bunlara bayılıyor.
Gel de şimdi
Che Guevara'nın o sözünü hatırlama:
"
Şayet düşmanın seni seviyorsa sende bir puştluk var demektir."
***
Müstevliler, küresel vesayet odakları hiç değişmedi.
Dün neyseler, bugün de o.
Kopenhag Kriterleri, Helsinki Yurttaşlar Bildirisi,
insan hakları, demokrasi, hülasa, "
yüce insanlık değerleri" adına ne varsa, söz konusu olan bizlersek, hepsi birer araçtan ibaret.
Hedefleri Türkiye'yi bölmek, parçalamak, teslim almak.
Bunu da artık gizlemiyorlar.
FETÖ'den
PKK'ya kadar tüm terör örgütlerine gündüz gözüyle yardım ve yataklık ediyorlar.
Demokrasi için tanklara karşı çıplak ellerle direniş çağrısı yapan Erdoğan'ı şeytanlaştırırken, Mısır'da darbe yapan Sisi'yi kırmızı halılarla karşılıyorlar.
Menfaatleri söz konusu olduğunda helvadan yaptıkları putları yiyen müşriklerden farkları yok.
***
Amerikan Kongresi'nin bir
oturumunda alınan
savaş kararı
üzerine Profesör
Obnubile, "
Siz bu savaşı bu kadar lakayt şekilde ve ivedilikle nasıl onaylarsınız?"
şeklinde itiraz
edince diyalog
şöyle akar:
"
Dert etmeyin!. Altı üstü sekiz milyon dolara mal olacak önemsiz bir savaş bu."
"Ya insanlar?"
"
Sekiz milyon doların
içine insanlar da dahil."
Anatole France tee1908'de yazdığı
"
Penguenler Adası" adlı
eserinde "küresel vesayetin"
karakteristik özelliğini böyle
hicveder.
***
Küresel vesayet dün "Çanakkale direnişine" düşmandı, bugün 15 Temmuz direnişine.
"
Kontrollü darbe" martavalı bu yüzden.
Ama bu millet zerre miskali yüz vermedi bu bozgunculuğa.
Lakin "
iç savaş" hedeflerinden de vazgeçmiş değiller.
"
Topyekûn savaş" planlıyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun mahut yürüyüşü sonuç itibariyle, CHP sosyolojisini PKK ve FETÖ ile birlikte hareket etmeye alıştırmanın saha çalışmasıydı.
Kılıçdaroğlu,
Times gazetesine verdiği söyleşide
sokak eylemleri vaadinde
bulunduğuna göre...
"
Alıştırma faaliyetleri" devam edecek demektir.
Unuttukları bir şey var:
Bu millet asla zincire vurulmaz, bu millet istiklali için ölmeye hazır.
15 Temmuz direnişi bunun ifadesidir.