Osmanlı'yı kim kurdu? (2)
Osmanlı'nın doğuşuna giden yolun ilk taşının Horasan'a Moğol saldırılarından kaçan Süleyman Şah'ın 50 bin kişiyle Erzincan ve Ahlat yakınlarına yerleşmesiyle döşendiği söylenir.
Süleyman Şah, Kayı boyunun büyüklerinden Kaya Alp'in oğluydu.
Moğol tehdidi hafifleyince Horasan'a dönmeye karar verdi ama Caber Kalesi önlerinde atıyla Fırat'a düşüp öldü.
Süleyman Şah'ın dört oğlu vardı: Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar, Ertuğrul.
Sungur Tekin ve Gündoğdu, yola devam edip Horasan'a döndüler.
Dündar ve Ertuğrul ise 400 aileyle geri dönüp Erzurum civarına yerleştiler.
Ama bir süre sonra daha batıya göç etmeye karar verdiler.
Yolda iki ordunun savaştığını gördüler. Zayıf durumdakine yardım ettiler. Güçlü ordu Moğollar'dı, güçsüz ise Anadolu Selçukluları.
Dündar ve Ertuğrul'un yardımıyla Selçuklular savaşı kazanınca Sultan 3. Alaattin Keykubat bu iyiliğin altında kalmadı; Dündar ve Ertuğrul'a Domaniç ve Ermeni Dağları'nı yaylak, Söğüt Ovası'nı da kışlak olarak verdi.
Ve, Osmanlı'nın hikayesi başladı...
Ertuğrul'un üç oğlu oldu: Osman, Gündüzalp ve Savcı.
***
İşte 50 küsur yıl önce benim beynimi kurcalamaya başlayan soru tam da burada kendini gösterdi.
Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar, Ertuğrul, Gündüzalp, Savcı... Buram buram Türk adları. Peki, onca Türk adı arasında Osman diye bir Arap adının olması biraz garip değil mi?
Üstelik Osman'ın daha sonra oğluna Orhan, onun daha sonra oğluna Murat gibi Türk adları koymaları, garipliği pekiştirmiyor mu?
***
Ben boş zamanlarımda antika kitaplar veya araştırmalar okurum.
"Antika" sözcüğünü iki anlamda kullandım. Hem eski, hem de meraklıları dışında kimsenin sayfalarını çevirmeyeceği kitapları anlatmak için.
İki ay kadar önce bir "Antika" araştırma ilgimi çekti.
Paris'teki Bizans Araştırmaları Enstitüsü ile Bizans Araştırmaları Dergisi'nin yöneticisi Albert Failler'in "14'üncü yüzyılın başında Anadolu'yu fetheden Türk beyleri" adlı geniş bir incelemesiydi bu.
Bizans Araştırmaları Dergisi'ni yabana atmayın; 1897'den beri yayınlanıyor.
Failler'in araştırması derginin 1994 tarihli 52'nci cildinde yer aldı.
Failler de çalışmasını 1242-1310 yılları arasında yaşamış Bizanslı tarihçi Georgios Pachymere'in yapıtına dayandırdı. Pachymere günümüze kadar gelen 13 ciltlik Bizans tarihinin yazarı.
***
Uzatmayayım; Pachymere, Bizans topraklarını fetheden Türk beylerini tek tek sayarken, sıra Osmanlı'ya geldiğinde şöyle bir ifade kullanıyor: "Bu beyliği kuran
Atman, gözüpek bir savaşçıdır."
Failler ise, bu adın sanki eksik olduğunu, araya bir "Alfa" daha konulması gerektiğini belirtiyor. Haydi koyalım o "Alfa"yı. Ne oldu? Cevap:
Ataman!
Evet
, Osman'ın adı aslında Ataman'dı. Ve öz be öz Türk adıydı. Babasının, amcalarının, kardeşlerinin adları gibi.
Ama... Pachymere, Ataman'ı Atman diye aktarınca, Bizans tarihinin en önemli kaynağı olarak onu gören batılı tarihçiler ise Atman'ı Otman diye yazınca ve nihayet bizim tarihçiler de Otman'ı Osman'a çevirince, yüzyıllardır süregelen bir tarihi hata doğmuş oldu.
***
Tarihçiler ne der; bilmiyorum. Ama ben yarım yüzyılı aşkın süredir beynimi kurcalayan sorunun yanıtını buldum, rahatladım.