Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu dün SABAH'ı hedef alan bir yazı yayınladı. Kendi imzasıyla.
Bizi gündemi değiştirmeye çalışmakla suçluyor.
Soma faciasının "İlk gününde, saatlerinde kıdemli yazar ve muhabirlerini alana yollamak"la övünüyor.
Soma'ya gönderdiği o kıdemli yazarlardan birinin bir TV programındaki korkunç ifadelerini duymuş olsa, herhalde o yazıyı kaleme almazdı.
Gelelim, Berberoğlu yönetimindeki Hürriyet'in kamuoyu nezdindeki imajına.
Gezi'den 17 Aralık'a, MİT darbesinden Soma faciasına kadar şu son birkaç yılda Türkiye'de toplumsal travmalara yol açan tüm olaylarda Hürriyet marjinal grupların peşine takılmadı mı?
Sırf muhalefet olsun diye birkaç yüz, bilemedin birkaç bin tirajlı uçuk gazetelerin haberlerini mal bulmuş mağribi gibi sayfalarına taşımadı mı? Denize düşen yılana sarılır misali.
Enis Berberoğlu'nun yazısında kullandığı ifadeyle, "Medyanın hükümete yeminli muhalif bölümü"nün saflarında, hem de en ön saflarında yer almadı mı? Gönüllü olarak. Seve seve. Yıllardır.
Salt iktidara muhalefet edebilmek, sırf hükümeti örseleyebilmek için her türlü yalana, iftiraya, entrikaya, manipülasyona sadece kapılarını değil, sayfalarını da ardına kadar açmadı mı?
Paralel Yapı'nın medyasıyla kol kola girip 17 Aralık sürecinde adeta Gülenciler'in misyonerliğine soyunmadı mı?